Baskın Oran

Türkiye-Ermenistan ilişkileri ve Küreselleşme

Doç. Dr. Baskın Oran
A.Ü. Siyasal Bilgiler Fakültesi

Size önemli bir laf edeyim mi? Türkiye-Ermenistan ilişkileri çok önemli.

Şundan:

Kilometretaşları yalnızca şehirlerarası yollar boyunca değil, tarihin anayolları boyunca da sıralanır. Bir farkla ki, eşlerine mânendlerine pek az rastlanır. Değil öyle kilometre başına falan düşmek, 100 yıl başına bile düşmez bir tanesi.

1648 Vestfalya Antlaşması böyleydi; bugünün laik ve ulusal merkeziyetçi devletsisteminin doğuşunu haber verdi. 1789 Fransız Devrimi böyleydi; uluslararası ilişkilere muazzam önemli bir unsurun, milliyetçilik ideolojisinin girişini ilan etti. 1870’lerböyleydi; küreselleşmenin (yani askeri, parası ve kültürüyle, Batı’nın tüm dünyaya egemen olmasının) ilk gerçek örneği olan emperyalizmi tarih sahnesine çıkardı.

Bunları okulda tarih kitaplarımızın zavallı satırları arasında aval aval okur gibi olmuş olan bizler, 1990’larla birlikte muazzam bir kilometretaşını yine aval aval yaşayıverdik: SSCB’nin, diğer deyimiyle Sovyet İmparatorluğunun dağılması.

Bu seferki, nedenleri saymakla zor tükenecek bir önem taşıyordu. Çünkü:

1) Çokuluslu şirketlerin 1970’lerde başlayan büyümesi 80’lerin sonunda devleşmiş, Batı’nın kapitalist ekonomisi tüm dünyaya egemen olmuştu.

2)  Batı’nın 1960’larda gelişmeye başlayan bilgisayar ve iletişim teknolojisi, yine 80’lerin sonunda patlama durumuna gelmiş ve yine tüm dünyayı kültürel bakımdan avucuna almıştı.

3) Sovyet sisteminin yıkılışı, esas olarak, işte bu iki gelişme sonucu hızlandı ve bu iki gelişmeyi alabildiğine hızlandırdı.

Ve çünkü, bu 3 gelişmenin sonucu olarak da, tarihin ikinci büyük küreselleşmesi(“globalleşme”) doğdu ve büyüyor. Sovyet imparatorluğunun artıkları üzerinde cebelleşen “mikro” milliyetçilik kavgaları sakın yeni bir milliyetçilik çağına girdiğimiz gibi muazzam bir yanılgıya sizi sevketmesin; farkında olun yada olmayın, artık, 1648’de kurulmaya başlayan merkeziyetçi ulusal devlet sisteminin ve 1789’da dünyayı etkilemeye başlayan milliyetçilik ideolojisinin sonunun başlangıcındayız. Çünkü:

Artık “üretim alanı”nın sınırları ulusal devletin sınırlarında bitmiyor; tüm dünyayı içine alıyor. Geçen yüzyılda başka burjuvazilerin rekabetinden kurtularak gelişebilmek için kendi devletinin etrafına dikenli teller (yani, ulusal sınırlar ve gümrükler) çekmiş olan Batı burjuvazisi, artık bu dikenli telleri kendini boğan gerçek bir cendere olarak görüyor. Onları yerlebir ediyor ki,  ticaretini (gücünü) tüm dünyaya yayabilsin. (Azgelişmiş ülke yönetimleri de, “devleti küçültme” ve “özelleştirme” korosunun bilinçsiz koristleri olarak, bu süreç’e “hınk” diyerek katkıda bulunuyorlar).

Bu ortamda, bir örneği Avrupa Birliğiyle yaptığımız meşhur Gümrük Birliğianlaşmasıyla sergilenen bir olay hızlanacak: Ulusal devletin sınırları hızla eriyip kaybolacak. Tabii, bu sınırlar içinde yaşayanlar da, “en yüce bağlılık odağı” olarak artık “ulusal devlet” ve “ulus” denilen kavramlara, “ulusal gurur”a, “milliyetçilik”e tapmayı bırakacaklar. Çünkü insanlar, ticaretin sınırları nereye kadar gidiyorsa,  “vatan” diye oraya derler.

Peki, artık neye bağlılık duyacaklar?

Tabii ki, yeni “global” ekonomik düzenin gösterdiği kavramlara: Para’ya ve maddî ekonomik çıkarlara. Uluslararası ticaretin yapılmasını neler kolaylaştıracaksa, onlara.

Bu arada da, “Yeni Uluslararası Düzen”in düzenlenmiş olmaktan, yerleşmiş olmaktan henüz pek uzak olan uluslararası kavramlarına: İnsan hakları  ve demokrasi‘ye. (Bu da, ezilen halkların ve sınıfların züğürt tesellisi oluyor ki, o kadarı da olsun artık).

Şimdi, diyeceksiniz ki, sen bize yazının başında “Türkiye-Ermenistan ilişkileri çok önemlidir” dedin, Türkiye’yle Ermenistan ilişkilerinden tek kelime etmedin!

Haklısınız; etmedim. Çünkü, Türkiye-Ermenistan ilişkileri gibi dünyalar netamelisi bir konunun “önem”inin unsurlarını anlatmadan, bu unsurların hangi ortamda oluştuğunu anlatmam gerekiyordu; onu yazmaya çalıştım.      Ama, sizi de kıracak değiliz ya, Türkiye-Ermenistan ilişkilerinin önemini de yarın, pardon, Agos‘un gelecek haftaki ikinci sayısında tartışırız, olur biter.

Önceki Yazı
Sonraki Yazı