Baskın Oran

Türk-Yunan İlişkilerinde Batı Trakya Sorunu, 1986

Türk-Yunan İlişkilerinde Batı Trakya Sorunu, 1986

Türk-Yunan İlişkilerinde Batı Trakya Sorunu, 1986İçindekiler’i görmek için buraya tıklayabilirsiniz

Kitabın tümünü okumak için buraya tıklayabilirsiniz

ÖNSÖZ

Yazdığım kitabın hem çok şanslı, hem de oldukça şanssız olduğunun farkında­ yım.
Şanslı, çünkü bilimsel araştırmaların genellikle yalnızca yazarı tarafından okun­ duğu Türkiye’de bu yapıt en azından binlerce Batı Trakyalı tarafından dikkatle okuna­ cak.
Şanssız, çünkü ilgili taraflardan üçünü de gereken yerlerde eleştirdiği için kimse­ lere yaranamama olasılığı büyük. Yunan yetkilileri yaralarından dolayı çok gocunacak­ lar, kimi Türk yetkilileri resmi görüşün dışında şeyler söylenmesinden belki rahatsız olacaklar, kimi Batı TrakyalIlar da herkesin bildiği, fakat neşter vurmaya yanaşmadığı open secret’ların, “açık sır”ların tartışıldığını görecekler.

Olsun. Ben bu kitabı kimseyi memnun etmek için yazmadım. Ben bu kitabı,dev­ letine altmış şu kadar yıldır örnek bir sadakat gösterdiği halde gittikçe artan bir baskı gören 120.000 Batı Trakyalı azınlık insanının durumundan, insan haklarına özen göste­ renlerin haberi olsun diye yazdım.
Ayrıca, gerçek’i söylemenin en az zararı verdiğine ve en iyi propaganda oldu­ ğuna daima inandım.

***
“Azınlıklar” konusu üç açıdan ele alınabilir. Birincisi, dış politikada ulusal çıkar açısından, İkincisi, iç politikada kullanılabilecek bir tema olarak, üçüncüsü de “insan” açısından.

Birinci bakış açısı, her ülkenin dışişleri bakanlıklarının ele alış biçimidir.

İkinci yaklaşım, Batı Trakya sorunu bakımından Türkiye’de günümüze dek en çok görülmüş yaklaşımdır. Dış azınlıklar konusu, biraz da Türk aydınının ilgisiz kalıp “milliyetçilik” ve “azınlıklar” konularını ırkçı sağ’ın chasse gardee’si, özel av alanı ol­ maya terketmesi yüzünden, daha çok iç politikada bir istismar konusu olarak boy gös­ termiştir. Bunun sonucu olarak hem Türk dış azınlıkları bulundukları ülkelerde daha da huzursuz edilmişler, hem Türkiye’de ırkçı sağ’ın istemeden aleti olmuşlar, hem de bu insanların sorunları Türkiye’de bir “muhacir sızlanması” olarak algılanmaktan öteye gidememiştir.

Bu kitapta konuya ne resmi görüş ne de “Esir Türkler” sloganı açısından değil, “insan” açısından yaklaşılmıştır. İki yüz’e yakın sayfa boyunca hep araştırılan, Batı Trakya insanının kendi topraklarında nasıl mutlu olabileceği sorusudur. Bugüne dek “Dince Müslüman, soyca Türk bir Yunan yurttaşı” olarak insanca yaşamaktan başka bir şey istememiş, içinde yaşadığı devlete kusursuz bir sadakat göstererek kimliğini de onurla korumuş olan Batı Trakya azınlığının insan hakları, çağdaş uluslararası eğilim­ lere uygun bir biçimde dile getirilmeye çalışılmıştır.
Bu niteliklerin, bu insanları herkesin her türlü ilgisine layık kıldığına inanıyorum.

***
Bu kitap, gündüzleri “maişet” için çalışılıp, daha çok geceleri yazıldı. Yazılışı uzun sürdüyse, vebali, Türk üniversitelerini hadım etmek için uğraşan Truva atlarının boynunadır.

Yazılmış olması onuru ise, yardımlarını esirgemeyen dostlarımın. Bunların ara­ sında hocam ve dostum Gündüz ökçün baştan sona okudu; çok önemli fikirler verdi. Dostum Server Tanilli uzaklardan gönderdiği mektuplarla kendi tükenmez enerjisini ve umudunu bana da aşıladı. Başka bir şey daha yaptı; emekli ikramiyesinden “Ağabeylik hukukunun verdiği ayrıcalığa dayanarak”, işsiz bırakıldığımda yardım yolladı. Bu yar­ dım, benden sonra daha kaç kişinin işine yarayacaktı. Bunu yapan, şimdiye dek yüzü­ nü bir kez bile olsun görmediğim bir insan’dır. Bilimsever dostum Ömer Balcan’ı da sevgiyle anıyorum. Her an elimden tutmuş olan ablam Nesrin Mavitan için ise söylene­ cek söz bulmak çok zor. Dostum Faruk Şen Yunanistan’a gidip araştırma yapabilme­ mi sağladı. Ümit manüskriyi okudu. Ünal ve Şükrü’nün yardımları olmaksızın yazamaz­ dım. Recep ve Salahattin beyler saygıdeğer çabalarını lütfettiler. Hepsi sağolsunlar.

Baskın Oran

Önceki Yazı
Sonraki Yazı