Baskın Oran

Somali cumhurbaşkanının oğlu nasıl sıyırdı?

Libya, Suriye ve Irak’tan sonra Somali de Türk dış politikasının en “hareketli” sahalarından birine dönüşmek üzere. AKP iktidarının Neo-Osmanlı dış politikasının Türkiye’nin başına yeni sorunlar açma ihtimali yüksek.

Önce olayı hatırlayalım. Esas olarak BBC’den ve Euronews’dan özetliyorum:

Somali Cumhurbaşkanının oğlu Muhammed Hasan Şeyh Mahmud, 30 Kasım 2023’te kurye Y. E. Göçer’in kullandığı motosiklete Aksaray’da otoban emniyet şeridinde arkadan çarpmış, yaralı olarak hastaneye kaldırılan Göçer 6 Aralık’ta ölmüştü.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı olaydan hemen sonra düzenlenen kaza tespit tutanağında kuryenin kusurlu olarak yer aldığını, araç sürücüsüne bir kusur atfedilmediğini, ifadesi alınan Mahmud’un “taksirle yaralama”yla suçlandığını ve serbest bırakıldığını açıkladı.

Ardından Başsavcılık, dosyanın 7 Aralık’ta trafik bilirkişisine gönderildiğini ve bilirkişinin aynı gün kuryenin bir kusuru olmadığı yönünde görüş verdiğini, bunun üzerine 8 Aralık’ta Şeyh Mahmud hakkında yakalama kararı çıkarıldığını bildirdi.

Fakat Şeyh Mahmud 2 Aralık 2023’te Türkiye’den çıkıp gitmişti.

***

İlk kusur değerlendirmesini yapan polis memurları hakkında soruşturma açıldı. Adalet Bakanı Y. Tunç, Somali adli makamlarıyla görüşmeler yaptıklarını kaydetti. Adli Tıp ek raporunda, kuryenin sağ çıkışa yöneldiğini Şeyh Mahmud’un dikkate almadığı, frene basmadığı ve takip mesafesini korumadığı vurgulanarak, Mahmud’un “asli kusurlu” (%75) olduğu kaydedildi ve ölen kurye de “tali kusurlu” (%25) bulundu. Savcılık, Mahmud hakkında 6 yıla kadar hapis cezası istedi.

İstanbul 33. Asliye Ceza’nın 16 Ocak 2024 tarihli gerekçeli kararı:

Şeyh Mahmud’a 2,5 yıl hapis cezası. Sanığın kişiliği, sosyal ve ekonomik durumu, yargılama sürecinde duyduğu pişmanlık, ara celseye gelmesi, suçun işlenmesindeki özellikler dikkate alınarak bu cezanın 27.300 TL adli para cezasına çevrilerek 10 eşit taksitte ödenmesi. Ayrıca, sürücü belgesinin 6 ay süreyle geri alınması.

Bu kararda etkili olan (ve fazla yorum gerektirmeyen) bir “iç” husus:

Kuryenin eşi Öznur Göçer, “Olaya ilişkin tüm zararlarım giderildiğinden bu aşamada herhangi bir şikayetim bulunmamaktadır” demiş. Ailenin avukatı da davadan vazgeçtiklerini belirtmiş.

***

Şimdi, olayı farklı bir açıdan görelim çünkü daha da ufuk açıcı. Birgün’de çıkan 21 Şubat 2024 tarihli haber:

Libya, Suriye ve Irak’tan sonra Somali de Türk dış politikasının en “hareketli” sahalarından birine dönüşmek üzere. AKP iktidarının Neo-Osmanlı dış politikasının Türkiye’nin başına yeni sorunlar açma ihtimali yüksek.

10 yıllık işbirliğinden sonra biz de denizlerimizi koruyacak bir donanmaya sahip olacağızdedi

Eğer Afrika’yla özel olarak ilgili değilseniz, bu açıklamada Cumhurbaşkanı Şeyh Mahmud’un “Bu anlaşmanın Etiyopya veya başka bir ülkeye yönelik düşmanca amacı yoktur” diye ekleyişinden de işkillenerek, bu kadar uzakta olan ve bu kadar yakın davrandığımız Somali hakkında (biraz kafa karıştırıcı ama) özet bilgi yararlı olabilir:

***

Osmanlı’nın 16. yy. sonunda kurduğu “Habeş Eyaleti” nedeniyle eskiden “Habeşistan” diye andığımız Etiyopya devleti, kıtanın en doğusunda, “Afrika’nın Boynuzu” dediğimiz bölgede. 1936-1941 Mussolini işgali hariç, Afrika kıtasının sömürge yapılamamış tek ülkesi. Bütün Kızıldeniz kıyısını kaplıyor fakat şu anda denize çıkışı yok. Çünkü:

Klanların hüküm sürdüğü bu bölgede önce kuzey ve güney kıyıda (uzun süre Osmanlı topraklarına dahil olmuş) Somali 1960’ta, kuzey kıyıdaki Eritre de 1993’te bağımsız olup ayrılıyor. Eritre’nin hemen güneyindeki kıyı ise 1977’de Fransa’dan bağımsızlık kazanan Cibuti tarafından zaten kapatılmış.

Uzun lafın kısası, bölge korkutucu ve tehlikeli. Eski terimle, “muhataralı”.

***

İlaveten, Somali 1988’den bu yana iç savaş içinde. Denizlerinde korsanlar faaliyette. 1999-2003’te İslamcı güçler kabilelerin desteğinde özerk yönetimler oluşturmuş. 2007’den bu yana El Kaide’ye bağlılık ilan etmiş olan radikal İslamcı Eş-Şebab örgütü saldırıyor. Başkent Mogadişu şeriat mahkemelerinin esas yaygın olduğu kent

Bu iktidar boşluğunda, bir de, Somali’nin kuzey kıyısını kaplayan bölgede tek taraflı bağımsızlık ilan eden bir Somaliland ve onun da doğusunda (yine Somali’nin kuzey kıyısında) Puntland diye yarı özerk bir bölge ortaya çıkmış

Bütün bunlar, yukarıda dediğim gibi, epey kafa karıştırıcı. Siz en iyisi bütün bunları, aşağıda sözünü edeceğim, Birgün’den İbrahim Varlı’nın makalesindeki haritadan izleyin.

***

“Herkes tarafından kıskanılan” R. T. Erdoğan yönetimi, Mavi Vatan’ı Akdeniz’de gerçekleştiremeyince, Kızıldeniz’in Hint Okyanusuna açıldığı böyle bir bölgede gerçekleştirmeye girişmiş gözüküyor. Dahası da var:

Yukarıda adı geçen, Türkiye-Somali 8 Şubat 2024 Çerçeve Anlaşması, (Somali’den tek taraflı ayrılığını ilan etmiş olan) Somaliland ile Etiyopya’nın 1 Ocak 2024’te yaptığı anlaşmanın ardından imzalanıyor.

Şimdi, denize çıkışı kalmamış Etiyopya, Somaliland’den 50 yıllığına kiraladığı Berbera limanı sayesinde Kızıldeniz’e ve Hint Okyanusu’na erişim sağlayacak. Sonunda Etiyopya’nın burayı bağımsız bir ülke olarak tanıyacağı ve savunma desteği vereceği söyleniyor.

Cumhurbaşkanı Şeyh Mahmud yönetimindeki Somali bu kiralamayı egemenlik ihlali olarak görmekte ve savaş sebebi saymakta. Bu, Türkiye’yi, 24.02.2024 tarihli Birgün’de İbrahim Varlı’nın harita vererek yazdığı gibi, bölgedeki iç savaşın tarafı yapmaya doğru götürebilir. Aynen ne gibi, Libya’da olduğu gibi. Okuyalım:

“Hatırlanacak olursa 20 Ocak 2020’de Berlin’de düzenlenen Libya Zirvesi’nde Erdoğan, Somali’nin kendilerine denizlerde petrol arama teklifinde bulunduğunu söylemiş, ‘Bizim oralarda da atacağımız adımlar olacaktır’ ifadelerini kullanmıştı”

Hepsi iyi de, Afrika’daki bu hırçın hegemonya kavgasında başkaları da var. Çin ve Rusya gibi ülkeler Etiyopya’nın yanında; Türkiye, ABD ve Eritre ise Somali’nin yanında. ABD de onlarca yıldır Somali devletinin ordusunu eğitiyor. Somali’nin Hint Okyanusu açıklarında ciddi petrol rezervleri olduğu tahmin ediliyor. Birçok petrol tekeli ve ülkenin gözü bu bölgede.

Yani, uzaya Türkonot yollayan Türkiye, Afrika’nın Boynuzu’nda da büyük devletlerle yarışıyor.

***

AKP iktidarı, TC’nin dünyadaki en büyük büyükelçilik binasını 2017’de Somali’de açtı. Ayrıca, başkent Mogadişu’da başlattığı Harp Okulu’nda Somalili subayları eğitiyor. Mogadişu Uluslararası Havalimanı 2014’ten bu yana Albayrak Grubu tarafından işletilmekte. AKP iktidarı 5 Kasım 2020’de Somali’nin IMF’ye borcunu da ödemişti.

Şimdi, Libya’dan sonra, Suriye ve Irak’la birlikte Somali Türk dış politikasının en “hareketli” sahalarından birine dönüşmek üzere. AKP iktidarının Neo-Osmanlı dış politikasının Türkiye’nin başına yeni sorunlar açma ihtimali yüksek. İktidarın bu hevesleri ve yerli-milli sermayenin talepleri/çıkarları doğrultusunda sürdürdüğü yayılmacı dış politikanın faturası ağır olabilir.

Siyasal İslamcı Tek Adam Rejimi bu anlaşmayla, Türkiye’yi Afrika Boynuzu’nun en önemli sorunlarından birinin parçası haline getirirken Somali, Libya müdahalemize dönüşebilir.

Hatta Erdoğan, Libya’daki General Hafter için “Darbeci Hafter’in Libya halkının hakkı olan petrolü kaçak yollardan satma girişimlerini engellemek için elimizden geleni yapacağız” demişti. 24.02.2024 tarihli Cumhuriyet’te Miyase İlknur yazıyor:

Gemi Yakıt İkmalciler Derneği Başkanı Ali Deniz Eraydın, Türkiye’de faaliyet gösteren bazı şirketlerin Hafter’in bölgesinden gelen petrolün Malta’dan ithal edilmiş gibi sahte evraklar düzenlenerek Türkiye’de satıldığını ileri sürmekte.

Somali cumhurbaşkanının oğlu da böyle bir ortamda, geliyor, kuryeye çarpıyor.

Önceki Yazı
Sonraki Yazı