Baskın Oran

Sakın bu Sare Davutoğlu… R. T. Erdoğan’ın Yazılmamış Anıları – Fasıl 44

Hedefe doludizgin gidiyoruz inşallah. Perişan ettim hepsini. Övünmek gibi olmasın ama ben satranç oynuyorum, bunlar kız tavlası. Anlatayım.

Birinci safhada, dokunulmazlıklar kaldırılana ve partimiz kongresini yapıp Sadrazam Ahmet’i azledene kadar, MHP kurultayını toplayacak bir Yargıtay kararı çıkmadı. Böylece, canım kardeşim D. Bahçeli’yi aslanlar gibi yanıma aldım.

Tabii, alçaklar hemen tezvirata başladılar ve Yargıtay, Danıştay, Sayıştay başkanlarını Rize’ye çay içmeye, pardon, çay toplamaya götürüşümü yazdılar.

Saf zavallılar. Yeni yeni uyanmaya çalışıyorlar. İlk defa mı oluyor? Geçen yıl sivil veya askerî ne kadar yüksek mahkeme başkanı varsa tümünü Balıkesir’e zeytinyağı fabrikası gezmeye götürdüğümün farkında değiller.

***

İkinci safhada, HDP’lilerin dokunulmazlığı konusunu ortaya attım ve yapılacak oylamada 330-367 arasını MHP ve ulusalcı CHP oylarıyla baştan garanti ettim. Ulusalcılarımız artık partimizin anti-Kürt koalisyonunun ana direklerindendir maşallah!

Üçüncü safhada, bunların asıl ödünü koparan partili cumhurbaşkanı formülü için referandumda ikinci bir sandık koyduracağımı duyurdum. CHP’li Kemal’in yelkenleri suya iniverdi hemen. Ödleri koptu bundan.

***

Kopmasına da hazırdılar zaten. Çünkü en önemlisi, Kürtlere karşıydılar şükür. Bunun yanı sıra, AYM’den umutlu değillerdi. Mahkeme anayasa değişikliklerini ilke olarak yalnızca şekil açısından denetleyebiliyordu. Üstelik Dündarlara ceza veren İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nin gerekçeli kararı aynen benim dediklerimi hukuki dille tekrar ederek AYM’ye ağzının payını vermişti.

Zaten AYM, bundan birkaç gün sonra şu Baransu denilen hainin talebini 15 ay beklettikten sonra reddetmişti; oradan anlayın.

14. Ağır Ceza niye böyle karar verdi peki? Belki de, olur a, benim “İlk mahkeme AYM’ye uymak zorunda mıydı!” diye azarladığımı duymuşlardır. Benim hiç boşuna konuştuğum görülmüş müdür inşallah?

***

Sonuç? Sonuç basit yav! Kemalcim “Anayasaya aykırı ama, evet diycez” deyiverdi. İşte safları bulunca böyle hem anayasaya aykırı dediğine oy attırırlar, hem de referandumsuz anayasa değişikliği yaptırırlar. Üstelik kalktı, “HDP’nin başvurusu için imza veren olursa partiden atarım” diye sert erkeklik yaptı.

Sert erkek derken, “Benim fezlekem sizden fazla, göze alıyorum” da demez mi! Yav Kemal, bırak saçmalamayı, sen bizim bitanemizsin. Biz hiç sana zarar verdirir miyiz? Yahu, bu adam ne kadar iyi çıktı!

***

Arkasından, CHP Grup Başkan Vekili Engin Altay da kalktı, enfes bi tüy dikti: “Dokunulmazlıklarla ilgili ortaya çıkan tablo kimsenin tutumunun sonucu değil, TBMM’nin iradesidir, hiçbir siyasi partinin iradesi değildir”.

Aslanım benim! Yaşa varol sen! Madem TBMM’den çıkan her kanun ve karar hiçbir partinin değil Meclis’in iradesidir, bundan sonra yer misin yemez misin diye çıkaracağımız tüm zapturapt kanunlarına ve ayrıca benim başkanlığımı getirecek anayasaya biraz zor karşı çıkarsın sen!

Öyle duruma getirdim ki bu Kürt düşmanı CHP’lileri, aşağısı sakal yukarısı bıyık oldular: Referandum yapılsa, ben cennet vatanımızı karış karış dolaşıp gerginliği daha da yükselecektim, bunlar daha da gideceklerdi okkanın altına. Ayrıca, bunlar referanduma aleyhte oy verselerdi terörizme yardım ve yataklık ediyor olacaklardı. Yukarıda bahsettiğim ikinci sandık da cabası!

***

Bu dokunulmazlık işini her bakımdan sağlama almak için bununla da kalmadık, ha! Mesela, Meclis’teki teröristlere yargı yolunun açıldığı ortamda bir savcımız, “HDP, PKK-KCK terör örgütünün legal yapılanmasıdır” ifadesini kullandı. Hem de, Suriye’de DAEŞ’e kurşun atan ve ölüsünü 59 gün boyunca Türkiye’ye sokturmadığımız teröristi destekleyenlere açtığı davanın iddianamesinde! “Kavgamızın rehberi Aziz Güler ölmedi” diye pankartlar ve fotolar taşınmasını da suç delili olarak göstererek.

Ben de tarafsız cumhurbaşkanı sıfatıyla elimden geleni yaptım. “Benim milletim bu ülkede suçlu olan parlamenterleri, bölücü terör örgütünün desteklediklerini bu parlamentoda görmek istemiyor. Alın yargılayın, bedeli neyse ödesinler” dedim. Daha ne diyeyim yargımıza?

***

Gelelim efendim, şimdi, partimizin olağanüstü kongresine. Yağdan kıl çeker gibi hallettik, şükür.

Şu kadarını tarih için not etmem yeterlidir ki, mesajımı salona ayakta dinlettim. Hâşâ huzurdan, Kur’an-ı Kerim dinlerken bile ayağa kalkmaya gerek yoktur.

Yalnız, keşke diyorum, sağ ellerini öyle edep yerlerini örter gibi önde kavuşturacak yerde kalplerinin üstüne koyup dinlemelerini emretseydim. Ama bu kadarı da yeter şimdilik. Sindire sindire.

***

Bundan sonra öyle, sabık ve sakıt sadrazam Ahmet’in yaptığı gibi “maşeri vicdan” ayakları falan olmayacaktır ama, hani ihtiyaten, bir daha kimse aklından bile geçirmesin diye gereken her şeyi yapacağız.

Mesela, Ankara milletvekillerinden birine söylettik, “İlk MKYK’de yetki devri yeni genel başkana geri verilecektir. Çünkü yetki devrinin alınması, yetki tasarrufunun kötüye kullanılmasından kaynaklanıyordu” dedirttik. Daha nasıl istiskal edip ibret-i alem yapayım bu sabık ve sakıt sadrazamı? Kötü niyetli’den daha kötüsü var mı yav?

Ayrıca, bizim Berat’a söyledim, olağanüstü kongremizde Sare Davutoğlu’nun salona girerken uzattığı eli sıkmadı. Oysa 8 ay önce, 12 Eylül’de yapılan olağanüstü kongremizde yine bu Sare’nin elini havada bırakmamış ve tokalaşmıştı. Böyle böyle anlayacaklar, anlatacağız benim irademe şirk koşmanın ne demek olduğunu!

Bir de bu Sare Davutoğlu, hekim ya, kongremizde konuşurken sesi kısılan Binali’ye bir ilaç yapıp göndermiş kürsüye, epey iyi gelmiş. Bu beni biraz düşündürdü. Buradan kalkarak söylüyorum: Bir şeyin çaresini bilen ve icra eden, onun sebebini de bilir ve icra eder. Bilmem ne demek istediğim anlaşılıyor mu. Günahı boynuna.

***

Başdanışmanlarımdan bikaçı da, sürüsüne bereket çünkü, gazetelerin magazin sayfalarını inceliyor. Holivut’un gözde yıldızlarından Cenifer Lavrens diye biri varmış, bi ihtimal Arabistanlı Lavrens’in akrabasıdır, bu Cenifer, kadın mıdır kız mıdır, diyesiymiş ki “Hayranlarımdan en az on kişi her gece kapımda uyuyor”.

Yav, 550 sayısından 60 kadar HDP’liyi çıkar, hadi CHP’den de çıkar bi o kadarını, benim kapımda her gece yaklaşık 450 kişi uyuyor yav!

Not: Artvin Cerattepe’de o kadar uğraşıp bu ülke için maden açmaya çalışan Cengiz Holding’e 60 kişilik silahlı özel güvenlik birimi oluşturma izni verdik. Jandarma bolluğuna rağmen. Niye? Çünkü halkımızı Paralelci ve teröristlere karşı silahlandırma yolunda bu ilk uygulamamız. Tepki gelmezse genişleteceğiz. Her türlü altyapımız mevcut: MHP, Ergenekon, ulusalcılar… Ne yapıp edip CHP’nin HDP’yle bize karşı cephe kurmasını engellemeye kararlıyız!

Önceki Yazı
Sonraki Yazı