
Brunson’un yargılanması saçmalığın dik âlâsıydı. Rümeysa olayı da kafiye tutturdu. Filler çarpışıyor, otlar eziliyor. Ülke itibarlarını ayrıca hiç konu etmeyelim isterseniz.
Kısaca hatırlayalım:
Rümeysa Öztürk, Boston’daki Tufts Üniversitesi’nde Fullbright bursuyla doktora yapmakta olan başörtülü bir Türkiyeli öğrenci. Geçtiğimiz 25 Mart akşamı iftar için arkadaşlarıyla buluşmaya giderken sokakta yüzleri maskeli altı kişi tarafından aniden çevrilip derdest ediliyor.
Bu kişiler kıza Göçmenlik ve Gümrük Muhafaza Dairesi (ICE) görevlisi kimliklerini ancak kelepçeyi geçirdikten sonra çıkarıp gösteriyorlar. Rezaletin bu kadarı Türkiye’de bile olmaz.
***
Açıklanan gerekçe: Rümeysa’nın, Filistin’deki mezalimini görmezden gelen üniversitesini eleştiren bir köşe yazısını öğrenci gazetesine yazmış olması. Rezaletin bu kadarı da Türkiye’de bile nadiren görülür.
Trump’ın dışişleri bakanı M. Rubio, kefaletle tahliye talebi de reddedilen Rümeysa’nın öğrenci vizesinin iptal edildiğini, bu durumdaki bir kişinin artık ülkedeki yasal durumunu yitireceği için sınır dışı edileceğini açıklıyor. Gerekçe: “Bir öğrenci ABD’de eğitim amacıyla vize alır ama burada kaos yaratmaya yönelik faaliyetlere katılırsa, bu vizenin iptali kaçınılmaz olur.”
“Hamas destekçisi” ve “[İsrail karşıtı] deliler” olarak tanımladığı 300’den fazla yabancı öğrencinin vizesinin iptal edildiğini de sözlerine ekliyor bakan.
***
Bu kefaletle tahliyenin reddi olayı normal olarak ABD gibi bir ülkede nadir görülür. Geçen haftaki yazımda da değinip geçtiğim gibi Trump, ABD tarihinin sabıka fotoğrafı çekilen ilk başkanı olarak 200.000 dolar kefalet karşılığı tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılmış birisi.
Yine de, Trump’ın bin türlü rezaletine karşı yeterince harekete geçmeyen ABD yargı sistemi tamamen susturulamamış olacak ki, (siyahi kadın) federal yargıç Denise Casper Rümeysa’nın sınır dışı edilmesini durduruyor.
(Hindistan kökenli) Rektör Sunil Kumar da mahkemede yaptığı açıklamada, Öztürk’ün tutuklanmasının “okulun uluslararası topluluğunu felç ettiğini” ve artık okulun güvenliği konusunda endişe duyduklarını söylüyor.
Chuffed adlı sivil toplum kuruluşu olayı ayrıntısıyla anlatan bir bildiriyi 31 Mart’ta ilan ediyor. Rümeysa’nın “polis olduklarını iddia eden ICE ajanları” tarafından sokakta yakalanışının videosunu yayınlıyor. Dostlarının yardımını alamasın diye bin milden fazla uzaklıktaki Louisiana eyaletine Trump yönetimi tarafından nakledilmesini kınıyor. Ve Rümeysa’nın savunulması için bağış kampanyası açıyor.
Boston Üniversitesi Profesörü Nathan Philips, üniversitenin kent merkezinde bulunan odasının camına “Free Rümeysa” diye (ü harfinin noktalarını da koyarak) koca bir pankart asıyor. Pankartın üniversite yönetimi tarafından bikaç kere indirilmesi üzerine de kıza destek için açlık grevine başlıyor. Derslerini aksatmamak için sadece sıvı ve elektrolit almayı sürdürerek.
***
Türkiye’de neler oluyor bu arada?
Özgür Özel CHP’nin Filistin’e destek yürüyüşüne polisin müdahale ettiğini de hatırlatarak Erdoğan’ın Rümeysa sessizliğini eleştiriyor:
“ABD’de Filistin davasına destek veren bir yazı yazdığı için 25 Mart’ta gözaltına alınan (…) Rümeysa Öztürk [konusunda] T. Erdoğan, 19 Mart darbesi için icazet aldığı ‘ortağı’ Trump olunca sesini çıkarmıyor, çıkaramıyor. Dün Trump’ın bir telefonuyla Rahip Brunson’u serbest bırakanlar bugün Rümeysa’nın özgürlüğünü talep edemiyor. Bu suskunluk, teslimiyettir.”
Dışişleri Bakanlığı açıklama yapıyor:
“Rümeysa Öztürk adlı vatandaşımızla ilgili gelişmeler, ilk günden bu yana yakından takip edilmektedir (…) yurt dışında zor durumda kalan tüm vatandaşlarımıza sunulan konsolosluk desteği Sayın Öztürk’e de ilk günden itibaren sağlanmıştır (…) Kamuoyunu kasıtlı biçimde yanıltmayı amaçlayan ve vatandaşımızın içinde bulunduğu durumu siyasete alet etmeyi hedefleyen bazı açıklamalar [yapılmıştır] (…) bundan sonra da [olay] Bakanlığımızın tüm imkanları kullanılarak yakından takip edilecek ve gerekli destek sağlanacaktır (…) [vizenin iptali konusunun] 1 Mayıs’ta” (…) [kefaletle serbest bırakılma konusunun ise] 9 Mayıs’ta [ele alınması beklenmektedir].
Necmettin Erbakan zamanında kurulan Milli Gazete yazıyor: “Nerede insan hakları? Nerede kadın hakları? Nerede öğrenci hakları? Söz konusu Müslümanlar olunca kaybolan haklar, hep ‘PAPAZLAR’ için mi geçerli?”
***
Papaz? Onu da hatırlayalım.
ABD’li Rahip Brunson, 15 Temmuz 2016 tarihli acayip darbe girişiminin ardından Ekim 2016’da gözaltına alındığında 23 yıldır Türkiye’de yaşıyordu ve İzmir’de 25 kişilik bir Protestan cemaatine ait Diriliş Kilisesi’nin pastörüydü. Olay özetle şöyle gelişti:
‘Milli güvenliği tehdit eden faaliyetlerde bulunduğu’ suçlamasıyla, eşiyle birlikte sınır dışı edilmesine karar verilen Brunson bir gizli tanığın “casus” demesi üzerine PKK bağlantılı olmaktan tutuklandı. “Örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleme” ve “devletin gizli kalması gereken bilgileri siyasal veya askeri casusluk maksadıyla temin etmek”ten toplamda 35 yıla kadar hapsi talep edildi.
CB Erdoğan Eylül 2017’de takas teklif etti: “Diyorlar ki, filanca papazı bize verin. Bir papaz da sizde var. Siz onu bize verin, biz de size onu. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu da Washington’dan gelen çağrılara, hukuki sürece müdahale edilemeyeceğini söyleyerek yanıt verdi.
Trump’ın “Rahip Brunson Türkiye’de zulme uğruyor” demesinin hemen ardından 19 Nisan 2018’de ilk yaptırım uyarısı geldi. ABD Dışişleri Bakan Yd. konuştu: “Brunson’ın serbest bırakılmaması halinde Türkiye için sonuçları olabilir”. ABD Senatosu Türkiye’ye uluslararası finans kurumlarınca kredi verilmesine engel olmak için harekete geçti.
25 Temmuz’da Brunson’ın durumu “sağlık sorunları” dikkate alınarak ev hapsine çevrildi. ABD bunun yeterli olmadığını açıkladı ve İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ve Adalet Bakanı Abdülhamit Gül’ün ABD’deki mal varlıklarını dondurdu.
Yapılan duruşmada Brunson “suç örgütüne üye olmamakla birlikte örgüte bilerek ve isteyerek yardım etme” suçundan 3 yıl 1 ay 15 gün hapse çarptırıldı ve yattığı süre göz önüne alınarak serbest bırakıldı. Hakkındaki ev hapsi ve yurtdışına çıkış yasağı da kaldırıldı. Eşiyle birlikte bir ABD askerî uçağıyla ülkesine döndü.
***
Brunson’un yargılanması saçmalığın dik âlâsıydı. Rümeysa olayı da kafiye tutturdu.
Filler çarpışıyor, otlar eziliyor. Ülke itibarlarını ayrıca hiç konu etmeyelim isterseniz.