Baskın Oran

Papazı bulmak…

Buraya kadarki ara sonuçlar şöyle özetlenebilir:

İtalya Yanmıştır

Rusya ve Yunanistan çok akıllı davranmıştır, kutlamak gerekir.

İtalya papazı bulmuştur. Ortada İnterpol’ün kırmızı bülteni olduğu için hukuken kusurludur, ilticayı kabul etse Apo asla rahat durmayacaktır, maazallah kabul etmese “Kızıl Tugaylar”ını arayacaktır.

PKK, “Siyasallaşma” Aşamasına Geçmiştir

PKK, siyasal amaçlarla terörü kullanan her örgütün eninde sonunda yapacağı akıllı işi yapmıştır.

İlk haberlerin aksine, tutuklanma mutuklanma yoktur. İtalya titizlikle kurban seçilmiştir. İşsiz Kürt yüklü gemilerin “dokuz-ortak koalisyonlu” İtalya’ya bir yıldır niye sığınıp durduğu şimdi ortaya çıkmıştır.

Gerçi PKK’yi (kendi insanını öldürmesi ve özellikle de uyuşturucu kaçakçılığı nedenleriyle) FKÖ’yle bir tutmak doğru değildir; ama şimdi aralarında kuruluveren paralelliğin o kadar da eften püften olmadığı söylenebilir:

Yalnızca, FKÖ gibi (uçak ve gemi kaçırma, olimpiyat basma, vs.) terörü siyasal amaçla kullandığı için değil.

Yabancı gözüyle bakınca, FKÖ gibi “cami avlusuna terk edilivermiş” pozisyondadır.

Daha önemlisi, bir de zalim’den mazlum’a “terfi” ederek. Apo’nun “gözaltında” değil de “hastanede” oluşu, PKK-FKÖ paralelliğini kurmaya yönelik mazlumluk mizansenini süsleyen, önceden ustaca doktorlanmış şık bir motiftir.

Bu durumda, TSK’nin taktik açıdan gerçekten çok başarılı olan Suriye operasyonuna artık bir de bu stratejik açıdan yaklaşmak gerekir. Gerçi, bu siyasallaşma er geç olacaktı. Ama bu mizansende gerçekleşmesi PKK’yi Avrupa kamuoyu gözünde zayıflatarak güçlendirmiştir (hey gidi baba diyalektik, sen nelere kadirsin!).

Türkiye’deki Psikoloji Çok Tehlikelidir

 Şu anda yani Apo’yu geri almak, yani kan davası, herşeyin şuursuzca önüne geçmiştir. Oysa, Türkiye’nin başına gelebilecek en beter olasılık, Apo’nun iadesidir.

a- Verseler dahi, bu saatli bombanın alınıp da ne yapılacağı merak konusudur.

İdamla ilgili madde böyleyken vermezler, değiştirdin mi de asamazsın. Asmayıp da, Kenan Evren Formülüyle “besleme”yi ise düşünebiliyor musunuz? Efendim?

Tabii, bu çaresizlik içinde Türk zekası şimdiden dahiyane formüller bulmuştur. Bunların en parlağı, “Rauf Tamer Formülü”dür: “İdam cezasını kaldırıp önce şu Apo’yu alalım. Aldıktan sonra, idam cezasını tekrar koyalım. Kamuoyunun tatmin olması başka türlü mümkün değil” (Sabah, 16 Kasım 98).

“Sakallı Nurettin Paşa Formülü” de fena sayılmaz. Atatürk’ün Nutuk’ta cıcığını çıkardığı bu zatın gazeteci Ali Kemal’i İzmit garında sivil giydirdiği erlere linç ettirmesi gibi, Apo da uyuşturucu madde sanığı Yaşar Öz ve ekibine veya ülkücü kardeşlerimize “ihale” edilebilir, devlet de her türlü sorumluluk ve sıkıntıdan kurtulmuş olur. Tabii, Apo efendinin evliya yapılması dışında.

b- İş olacağına varmıştır: Apo’nun iadesi, Türk halkının haklı hıncını oy’a tahvil etme “kurnazlığı” haline gelmiştir.

Bu işten en kârlı çıkanlar, fersiz gözleri birden parlayıveren Mesut Yılmaz  ve bir de geleneksel olarak bu Kürt işinden ekmek yiyen Kurt’lar, yani ülkücülerdir.

Bir de ABD. Bunu K.Irak’ta paraya tahvil etmekte gecikmeyecektir.

*****

Bütün bu yitik duygular manzumesi içinde akla gelebilen en akılcı formül, Şükrü Elekdağ Formülü olmuştur: “Özel vergi koyup Güneydoğuda ekonomik paket açalım”.

Ama daha kimsecikler çıkıp, şu sosyo-psikolojik gerçekleri söylemeyi akıl etmemektedir:

1)  Apo bizim için kanlı katildir ama, gerçekçi olalım, Kürtler için Kürt rönesansının simgesidir. PKK terörüdür ki, Kürt sorununu böyle gündeme sokmuştur. Bir hatırlayın: PKK’den önce Türkiye’de “Kürt” kelimesini telaffuz etmek biraz “ister” idi. Bu yüzden, şimdi yalnızca PKK değil, PKK’nin acımasızca vurduğu Komkar gibi barışçıl Kürt örgütleri de  Kürt kimliğinin yeniden unutulmasından korkacak ve bu kimliğin takipçisi olacaktır. Bu, işin “seçkinler” yanıdır.

2) Benim üçüncü sınıf öğrencilerim isteyene öğretirler: Milliyetçilik bir burjuva ideolojisidir. Güneydoğudaki köylü, kendi özkimliğinin yasaklandığının asıl karnı doyunca farkına varacaktır. İşçi, hele burjuvalaşmış işçi, köylüden her zaman daha milliyetçidir.  Bu da, işin “kitleler” yanı.

Bu iki “yan”ı kafanızda birleştirirseniz, Türkiye’de Kürt kimliği talebinin önümüzdeki yıllarda daha güçleneceğini anlarsınız.

3) “PKK terörü bıraktı, siz de artık oturun masaya bakalım” baskılarının eli kulağındadır. Bu baskılara, Türkiye ancak kendi içinde gerçekten demokratik bir ortam kurduğunu gösterirse dayanabilir.  Yoksa dayanamaz.

Türkiye insanının kurtuluşu, sadece ve sadece, ekonomik paket ile kültürel paketin aynı anda ve birarada açılmasından geçiyor.

Korkmayı bırakalım artık! Ecele faydası yok! Kırk kere yazdık: Bu küreselleşmede, Türk ana-babalar çocuklarını İngilizce okunan özel okullara yollamak için yırtınırken, Kürt ana-babalar Kürtçe okunan özel okullara mı yollamak için yırtınacaklar?

Biraz sağduyu, ne olur, çünkü şu özel günlerdeki fırsat kaçarsa asıl papazı bizim elimize verecekler!

Önceki Yazı
Sonraki Yazı