Norveç TV 2 kanalına Ege sorunları konusunda telefonla demeç (02.09.2020)
Lozan Antlaşması 3 mile kadar olan adaların Türkiye’nin egemenliğine bırakılması gerektiğini söylüyor. Daha sonra Yunanistan, 1936 yılında Ege’deki karasularını 6 mile çıkardı. Türkiye de 1964 yılında 6 mile çıkardı karasularını. Ege Denizi’nde çok fazla adacık olduğu için 6’şar mil uygulanıyor Yunanistan ve Türkiye arasında. İyon Denizi Yunanistan’ın batısında, İtalya ile Yunanistan arasında. 26 Ağustos’ta Yunanistan Başbakanı Miçotakis, İyon Denizi’nde karasularını 12 mile çıkartmak istediklerini söyledi. Yunanistan ve Türkiye arasında İyon Denizi ile ilgili bir ihtilaf yok, çünkü orada ada yok. Burada 12 mile yükseltilebilir. Ama bu, iktidar ve yandaş basın tarafından Ege Denizi diye duyuruldu. Ege Denizi ise, Türkiye ile Yunanistan arasında ve Yunanistan’ın doğusunda. Yunanistan kalkıp da hiçbir ihtilaf olmayan İyon Denizi’nde Deniz Hukuku Sözleşmesine göre karasularını 12 mile çıkarma kararı alırsa, bu Türkiye’nin karışacağı bir olay değildir. Yani, ‘Yunanistan karasularını 12 mile çıkarırsa ben bunu savaş sebebi sayarım’ demek olacak şey değil. Şu anda gördüğümüz şey Türk Dış Politikası değil. Bu, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dış politikası ve bu politika AKP + MHP iktidarının iktidarda kalması için düşünülmüş bir dış politika. Bu politika içeride ve dışarıda gerilimin artırılmasını amaçlıyor. Dolayısıyla da Navtex ilanları veya tehditler bu gerilimi arttırmaya ve bu sayede Türkiye’deki kamuoyunu iktidarın arkasına almaya yönelik. Doğalgaz iddiası bir bahane.
Türkiye’nin gerginliği tırmandırmasının sebebi nedir?
Kamuoyu yoklamaları iktidarın oyunun düştüğünü gösteriyor. İktidar çok büyük kan kaybına uğruyor. Ekonomik durum berbat ve pandemiyle birlikte durum daha da kötüleşti. İnsanlar sorgulamaya başladı içinde bulunduğumuz durumu. Eskiden, “Ben Erdoğan’dan başkasına oy vermem’ diyen insanlar şimdi başka düşünüyor. Son dönemde yüzde 15 kararsız oy meydana çıktı ve bu çok yüksek bir oran. Erdoğan’ın karşısındaki muhalefet de halka güven vermiyor. Yani insanlar Cumhurbaşkanı Erdoğan’a ve AKP-MHP koalisyonuna oy vermek istemiyorlar, fakat karşısındaki muhalefetten de kime oy vereceklerini de bilmiyorlar. Bu nedenle iktidar paniğe kapılmış vaziyette. Ayasofya ve Kariye müzelerini cami yaptı, fakat bu durum oylarını olumlu yönde etkilemedi. Bu nedenle iktidar İslamcılıktan umudunu kesti ve Türk milliyetçiliğine umut bağladı. Olay budur.