Erdoğan: “Bir Müslüman olarak naslar neyi gerektiriyorsa yapmaya devam edeceğim” diyordu. Ancak Varlık Barışlarıyla ülkeye Kara Para aktı. Ve bu paranın en verimli türü olan uluslararası uyuşturucu tüccarları.
AKP Gn. Bşk. ve CB Erdoğan: “Neymiş efendim faizleri düşürüyormuşuz. Benden başka bir şey beklemeyin. Bir Müslüman olarak naslar neyi gerektiriyorsa onu yapmaya devam edeceğim. Hüküm bu” (19.12.2021) Bu sözler, kendisinin 17.11.2021 tarihli “Faiz sebep, enflasyon netice” teorisinin sonucuydu.
Erdoğan, “Bay Kemal! Sadece geçtiğimiz yıl 198.000 uyuşturucu olayına müdahale eden kolluk güçlerimiz, 153.000 kişiyi yakalamıştır. Bunlardan 22.000’den fazlası da uyuşturucu ticareti suçundan tutuklanmıştır. Adam ne diyor? Biz cari açığımızı uyuşturucu satışıyla kapatıyormuşuz. Vicdansıza bak ya, bu ne akıl ya?” (01.11.2022)
“Baronlar Savaşı” kitabının yazarı Timur Soykan VOA Türkçe’nin sorularını yanıtlıyor: “2019’dan 2020’ye artış yüzde 400. Bu hiç de normal değil. (…) Bir mücadele olduğu doğru. Ama bir uyuşturucuyu ne kadar çok yakalıyorsan, bu o uyuşturucunun pazarda o kadar yaygın olduğunu gösteriyor” (04.11.2022)
***
Önce söz konusu süreci 8 aşamalı bir denklemde özetleyelim, sonra bunların her birini açarız:
1) Nas 2) Sürekli düşürülen faizlerle yandaşlara ucuz krediler 3) “İtibardan tasarruf olmaz” gerekçesiyle lüks tüketimin sürmesi 4) Ekonominin batışı ve Hazine’nin boşalması 5) Kamu arazilerinin satılması + Vergi artırmaları 6) Erdoğan’ın ve yeni ekibi M. Şimşek’in yatırım için dünyayı dolaşması 7) Yedi adet Varlık Barışı 8) Varlık Barışlarıyla Kara Para’nın ve uluslararası uyuşturucuların gelişi.
***
1) Nas, İslam hukukunda Kur’an’daki ayetlere ve Peygamberin hadislerine verilen genel ad.
CB Erdoğan’ın Merkez Bankası (MB) politika faizini sürekli düşürmesini insanlar ekonomi bilmezlik ve İslamcılık olarak yorumlamışken, iktisatçı Prof. Eser Karakaş bir yazıyla zihinleri açtı. Özetle şunu dedi:
Yüksek enflasyon pahasına istihdam yaratılabilir, fakat ancak kısa vade için. Erdoğan Nas deyip MB politika faizini 8,5’a indirdi, bilerek isteyerek enflasyonu patlattı. Kredilerin çok ucuzlaması yandaş holdingleri ihya etti. Bu arada işsizlik biraz azaldı ve vatandaş ‘Hiç olmazsa işim sigortam var’ diyerek oy verdi. Ayrıca, bu operasyona dinsel kılıf giydirildiği için dinsel hassasiyetler etkilendi. Böylece Erdoğan 1 taşla 2 kuş vurmuş oldu.
2) Kamu bankaları 2000 yılında anonim şirket haline getirildiler ve ticari bankalar gibi çalışmaya başladılar. Yüzde 70 enflasyon ortamında faizler sürekli düşürülünce, ticari bankaların vermeyeceği muazzam paraları çeteler bunlardan kredi olarak almaya başladılar. Ör. mafyadan Ayhan Bora Kaplan Halkbank’tan Kredi Garanti Fonu desteğiyle 700 milyon TL aldı. Tabii, bu zararların ödenmesi de vergi mükellefine düştü.
Merkezî yönetim borç stoku ise Ocak 2023’te 6,3 trilyon TL’ye ulaştı. Her 100 liralık borcun yaklaşık 65 lirası döviz cinsinden olarak.
3) Bu israfa, daha 2017’de ilan edilen “İtibardan tasarruf olmaz” kuralı icabı, Saray başta olmak üzere devlet kurumlarının lüks tüketimi eklendi. Ör. Saray’ın günlük masrafı 15,5 milyon TL’yi aştı. Ör. “Halkın cebinden bir kuruş çıkmayacak” diye yapılan ve tam bir kamusal girdap haline gelen Şehir Hastanelerine “kira bedeli” olarak ayrılan yıllık 27,5 milyar TL’nin 22,5 milyarı bu yılın ilk 5 ayında tükendi . Ör. Ağustos 2023’te, köprü ve otoyol yapan holdinglere yolcu garantisi adıyla ödenen para ilk 6 ayda 23,7 milyar TL’ye ulaştı
Bu arada kamu makamları TBMM’nin çıkardığı Tasarruf Genelgesine rağmen çok sayıda araç kiralamayı sürdürdü. Hatta TBMM bile 57’si lüks 113 araç kiraladı
4) Bu durumda ekonomi resmen battı. Vatandaş pazar yerlerinden atık toplamaya başladı çünkü Asgari Ücretin Temmuz 2023’ten sonra 11. 402 TL olduğu ülkede Açlık Sınırı 14.026 TL’ye, Yoksulluk Sınırı 45.687 TL’ye yükselmişti
Hazine ise, tek kelimeyle, dibi buldu. Fakat iktidarın daha önce ilan ettiği bütçeyi yürütmesi gerekiyordu. Tabii ki klasik yöntem, vergileri artırmaktı. Ama vatandaşta vergi verecek hal kalmamıştı. ‘Asgari ücreti artırmayın razıyız, yeter ki daha elimize geçmeden geri almayın’ diyordu insanlar.
5) Boşalan Hazine para aramaya başladı. Çoğu lebiderya olan kamu topraklarını, tarım ve orman arazilerini ve hatta arkeolojik sit alanlarını, aynen iflas etmiş bir mirasyedi gibi haraç mezat satışa çıkardı
Bunun yanı sıra, kaçınılmaz olarak, dolaylı vergilere yüklendi. Cep telefonu harcından pasaportlara, noterden vize harçlarına ve trafik cezalarına kadar her şeye büyük zam yaptı
Tepkiler kaçınılmaz olarak patladı. Çünkü ör. TV’lerin ortak yayınında depremzedelere 3 milyar TL bağış yapacağını açıklayan Cengiz Holding’e 3 milyar 10 milyon TL’lik yatırımı için teşvik verildi. Holding, %100 vergi indirimi, %85 yatırıma katkı oranı olmak üzere gümrük vergisi muafiyeti, 75 milyon TL nitelikli personel desteği gibi teşviklerden yararlanacaktı
Bu arada sadece 2023 Mayıs ayında tam 1.503 kez şirketlere teşvik verildi. Bu teşviklerden, defalarca vergi borcu silinen “Beşli Çete”den Kalyon ve Limak ile AKP’ye yakın patronlar yararlandı
Bu arada yazarlar, müteahhitlerden vergilerin tam olarak tahsil edilmesi halinde halka ek vergi koymaya gerek kalmayacağını hesaplamaya başladılar . Cumhur İttifakının içinden de sesler yükseldi: BBP Gn. Bşk. M. Destici, “Kimin mal varlığı fazlaysa o daha fazla vergi ödemeli” dedi
6) Arazi satmakla olacak gibi değildi. CB Erdoğan bir yandan, Maliye’nin yeni ekibi M. Şimşek diğer yandan yabancılardan yatırım bulabilmek için Arabistan’dan Amerika’ya ülke ülke dolaşmaya başladılar. Fakat bu satırların yazıldığı âna kadar gerçekleşmiş bir yatırım duyulmadı.
7) Burada, zurnanın zırt dediği deliğe geliyoruz:
Açık o kadar fazlaydı ki, ne arazi satışı ne de vergi artırımı yeterli olabildi. Nebati adlı “enteresan” şahsın ardından Erdoğan mecburen, 2018’de “Borç almayın, uluslararası faizler çok yükseldi” dediği için isim vermeden “Bir insan kendi ayağına kurşun sıkabilir mi!” diyerek yerin dibine batırdığı M. Şimşek’i tekrar Maliye’nin başına getirdi.
Döviz bulmak için 2008 krizinden günümüze tam 7 adet “Varlık Barışı” ilan edildi: 2008, 2013, 2016, 2018, 2019, 2020 ve 2022’deki bu “barış”lardan amaç, yurt dışına giden/kaçırılan sermayenin, torba kanunlarda gizlenen hükümlerle ve vergi dahi ödemeden (veya %1 veya 2 ödeyerek) kayda girmesini sağlamaktı.
Vergi ödememenin yanı sıra, bu “barış”ların 2 özelliği dikkat çekiciydi. Birincisi, 2008’den sonra kesintisiz uygulandılar çünkü cumhurbaşkanı kendisine verilen yetki sonucu, beyan sürelerinin bitimine az kala her birini 6’şar aylık dönemlerle uzatarak kesintisiz affa dönüştürüyordu. İkincisi, bu varlıkların sadece Kara Para benzeri mali suçlar nedeniyle denetleneceği ilan edildiği halde, bu denetime tek bir şirket veya kişi yakalanmamıştı.
8) Bu Varlık Barışlarıyla ülkeye Kara Para aktı. Ve bu paranın en verimli türü olan uluslararası uyuşturucu tüccarları. Sadece esrar (“cıgaralık”) duymuş Türkiye’de Mersin ve özellikle İstanbul, Orta Doğu’nun amfetamin, eroin ve kokain merkezi oldular.
Dilan Polat ve Seçil Erzan gibi çürümeler bu ticaretin yanında çocuk oyuncağı kalmaktaydı çünkü bu tüccarlara parayla vatandaşlık ve ikamet de satılıyordu. Hatta, uyuşturucu tüccarları bu olanağa balıklama sarıldığı için fiyat artırıldı, konut satışında alt sınır 250.000 dolardan 400.000’e, ikamet izni de 75.000’den 200.000’e çıkarıldı
Bu arada, dış politika sorunları bile çıktı. Ör. 2019’da İstanbul’da ev satın alınca vatandaş yapılan, Belçika’nın uyuşturucu baronlarından Flamur Sinanaj’ın iade talebi vatandaş olduğu gerekçesiyle reddediliyordu fakat her ne olduysa vatandaşlığı iptal edildi. Muhtemelen, NATO ile yapılan pazarlıklarda, İsveç ve Finlandiya’nın üyeliklerine karşılık terörist listesi sunan Erdoğan’ın önüne Kırmızı Bültenli vatandaş listeleri konmuştu
Bilmiyorum daha fazla konuşmak gerekir mi.