Baskın Oran

Millet mi, Tanrı mı?

Bugünlerin en ilginç (ve önemli) olayı, Ecevit’in Fethullah Hoca’yı cansiperane savunması.

Yalnız, bu Fethullah Hoca işine gelmeden önce, geçenlerde Roma’daki NATO Savunma Kolejinde verdiğim “Milliyetçilik” dersini bir özetlemeliyim ki, aynı şeylerden bahsediyor olalım.

Önce tamamen soyut (ve hatta karanlık) şeyler yazabilirim. Ama endişe etmeyin, arkasından somuta geçeceğiz ve ortalık aydınlanacak.

***

Üç anahtar kavram var:

1) Üretim Biçimi (ÜB): Çok kısa olarak, toplumun temel ekonomik ve toplumsal yapısı. Yani, üretim nasıl ve hangi unsurlarla (toprak, ticaret, vb.) yapılıyor? Üretim araçlarının sahibi kim? Üretilen değer kimlere ve nasıl dağıtılıyor, onu kimler kullanıyor?

2) Tutunum İdeolojisi (Tİ): Toplumu birarada tutmak için kullanılan temel ideoloji.

3)Yüce Sadakat Odağı (YSO): Tİ, toplumda bu bütünlük sağlama işini

bir YSO göstererek yapar. Toplum, bu YSO etrafında toplanır, bütünleşir.

“Yüce” deyişimin nedeni, insanda biçok sadakat odağı bulunmasına karşılık, bunlardan yalnızca birinin YSO olmasından dolayıdır.

Nasıl bir insanın birden çok şapkası varsa, bir insan aynı zamanda Galatasaraylı, kadın, eczacı, Bodrumlu, demokrat, vb. olabilir. Bunlar insanın alt-kimlikleridir.

Buna karşılık, nasıl bir insanın bir tek kafası varsa,  birey için YSO da tektir. YSO, kendisinden başka YSO kabul etmez, zaten ederse baştaki “Y” harfini atmak gerekir. YSO, insanın tek olan üst-kimliğiyle ilgilidir.

  1. ve 3. kavramların içinin nasıl dolacağını saptayan 1. kavram, yani ÜB’dir. Çünkü her ÜB değişikliğinde, yeni ÜB farklı bir Tİ ortaya atar, o da farklı bir YSO gösterir. Bu iş yalnız farklılıkla kalmaz, işin içine zıtlık da girer. Her üretim biçimi, yerini aldığı bir öncekinin zıddı (antitezi) olduğu için, ortaya attığı Tİ ve YSO da bir öncekilerin zıddıdır.

Bu son iki paragraf önemli.  Ecevit ve Fethullah Hoca meselesinde kullanmak üzere biyerlere not edin.

***

Şimdi, biraz rahatlayalım. Bu anlattığım kuramsal şeyleri her gün yaşıyoruz. Artık örneklere geçebiliriz. Ama önce aşağıdaki tabloya aşağıdan yukarıya  dikkatle bakınız:

Temsil eden

Önce Kilise,
Sonra Bey

Parlamento
(Burjuvazi)

Komünist Parti
(Nomenklatura)

Çokuluslu Şirket (?)

Yüce Sadakat Odağı

Tanrı

Millet

Çalışan Sınıf

Birey (?)

Tutunum İdeolojisi

Din

Milliyetçilik

Proleterya Enternasyonalizmi

?

Egemenlik Alanı

Feodal Malikâne

Ulusal Devlet

Proleter Devlet

Dünya

Üretim Biçimi

Feodalizm

Milli Kapitalizm

Komünizm

Uluslararası Kapitalizm
(Küreselleşme)

 

Değer üretici unsurun toprak olduğu Feodal dönemin Tİ’si “Din” ve arkasından sürüklediği toplumsal kabullenmelerdir. Yani, “büyüğe baş eğme”. Büyük derken, tabii ki ailede baba’dan başlar, aşiret reisi’nden geçer, Tanrı’ya dayanır. Bu dönemin YSO’su da zaten Tanrı kavramıdır. Tabii, Tanrı’yı birilerinin temsil etmesi gerekecektir: Batı’da Kilise örgütü, Doğu’da da Kur’anı yorumlayan hacı-hocalar.

Burjuvazinin boş yere vergi vermemek için tasfiye ettiği feodal dönemin arkasından, kapitalist dönemde Tİ olarak Din’in yerine “Milliyetçilik” geçmiştir, YSO olarak da Tanrı’nın yerine “Millet”. Burjuvazi, yeni toplumu kendisinin egemen olduğu “Parlamento”yla yönetecektir (Tabii, Tanrı insanların kafasında hep vardır ama, artık sadakat odağı değildir).

Tİ ve YSO kavramlarının turnesol kağıdı (mihenk taşı) var mı, diye soruyorsanız, ben size ayak üzeri hemen iki tane önerebilirim:

1) “İktidarın kaynağı nedir?” sorusu:

Kimi arabaların arkasında “Hakimiyet Allah’ındır”, kimilerinin arkasında da “Egemenlik Ulusundur” yazıyor. Anladınız mı? Ya biri, ya öteki. İkisi birden YSO olmaz. Baksanıza, zıtlık kullandıkları dile bile nasıl yansımış.

2) “Sen herşeyden önce kimsin?” sorusu:

Kimi “Elhamdülillah Müslümanım”, kimisi de “Türk’üm” diyecektir. Anladınız mı? Ya biri, ya öteki. İkisi birden YSO olmaz. Çünkü YSO’nun oturduğu koltuk tek kişiliktir. Yeni gelenin oturması için, eskisinin kalkması gerekir. Yoksa, ötekinin “kucağına” oturmak söz konusudur.

Tablonun son iki sütununa gelince:

Kapitalizmden sonra kimi ülkeler Komünizme geçti (1917). Tİ ve YSO da ona göre değişti. Ama, hiç olmazsa bugün için bu alternatif geçerliğini yitirmiş durumda. Tam tersine, ÜB olarak Milli Kapitalizm artık Uluslararası Kapitalizm’e dönüştü. Milli Kapitalizm döneminin Tİ olan “Milliyetçilik” ve YSO’su olan “Millet” güç yitiriyor. Yeni ÜB’nin Tİ’sini ve YSO’sunu henüz bilemiyoruz; çok erken daha.

Ama, bu tablo bize neden “Küreselleşme” çağında kimi milliyetçilik hareketlerinin, üstelik din’le karışarak, azıttığını anlatıyor. Çünkü, Tİ başarısız olduğu zaman, kitleler yeni ÜB’nin korkusu içinde, bir önceki Tİ ve onun YSO’suna geri dönerler. Bugün de genelde dincilerin, bu arada da Fethullah Hoca’nın aldığı desteğin sebebi bu:

Tİ olarak gerek “Milliyetçilik”, gerekse “Komünizm” başarısız olunca, kitleler din’e geri dönmeye başladılar.

Gelecek hafta, bu kuramsal çerçeveyi kullanarak Ecevit ve Fethullah Hoca’dan konuşalım.

Not: İstanbul’daki arkadaşlarım, sağ olsunlar ve nasıl yaptılarsa, geçen haftaki yazımın son satırını uçurmuşlar. Son paragraf şöyle olacaktı:

Kosovalı Türkler, Kosova’nın Arnavut yönetiminde bağımsız olmasından haklı olarak çok korkuyorlar, söylemiş olayım.”

Önceki Yazı
Sonraki Yazı