Baskın Oran

”Kendini Kürt sananlar” raporu

Can Dündar ile Rıdvan Akar 22 Ocak tarihli Milliyet’te B. Ecevit arşivinden çok ilginç bir belge yayınladılar.

27 Mayıs darbesi oluyor, askerler DPT’de hemen bir “Doğu Grubu” kuruyorlar. Kürt sorununu halletmek için rapor hazırlatıyorlar.

Ağzım açık kaldı. Yahu, bu bizim 1925 Şark Islahat Planı! (ŞIP). Karşılaştırıp görelim:

Asimilasyon: Kürtlerin Türklük içinde eritilmesini (asimilasyon) istiyor.

ŞIP’ın 14. maddesi “temessül [asimile] etmek” için ne yapılacağını bile öngörmüştü: “Türk Ocakları, mükemmel kız mektepleri, leyli iptidailer” açılması, vb..

Tehcir: Kürtlerin, “memleketin Türk çocuğu bulunan yerlerine hicret” ettirilmesini istiyor.

ŞIP’ın 5., 9. ve 15. maddeleri “hükümetin Şarkta kalmalarını muvafık görmediği eşhasın aile ve taalûkatile beraber naklini” istiyordu.

Kolonizasyon: Doğu illerine Karadenizlilerin ve “yurt dışından gelen Türklerin” yerleştirilerek buradaki nüfus yapısının değiştirilmesini istiyor.

ŞIP’ın 5. maddesi “Yugoslavya, Bulgaristan, Kafkasya ve Azerbaycan” muhacirlerinin ve ayrıca “Rize-Trabzon vilayetlerile Erzurum vilayetinin şimali şarki kazalarında”ki ahalinin “muvafakatlarile” iskan edilecekleri yerleri teker teker sayıyordu.

1961 raporu bu amaçla, batıdan geleceklere kadro kontenjanı ayrılmasını istiyor. ŞIP’ın 10. maddesi ise bölgeye batıdan gönderilecek “mefkûreli ve muktedir” memurlara “tahsisat-ı fevkaladelerinin yüzde 75’i nisbetinde zam” verilmesini öngörüyor, ikinci derecedeki memuriyetlerin bile Kürtlere kapanmasını istiyordu.

Tecrit: Irak Kürtlerinden tecrit etmek için bölgeyi iskân sahalarına ayırıyor.

ŞIP’ın 2. maddesi Türkiye’yi 5 “umumi müfettişlik”e ayırıyordu. 25. maddesiyle de “Ecnebilerin müsaade olmaksızın” bölgeye girmesini yasaklıyordu.

“Misyonerlik”: Bölge okulları, köy okulları ve meslek okulları aracılığıyla “kız ve erkek misyoner” yetiştirilmesini, asimile edilen gençlere “yüksek tahsil imkanı” sağlanmasını istiyor.

ŞIP’ın 15. maddesi de aynı şeyi hedefliyordu.

Bütün bunlardan çıkan sonuç: Türkiye Cumhuriyeti’nde zihniyet 36 yılda arpa boyu ilerlememiş.

Farklı şeyler de var

Ama, haksızlık etmeyelim. Bu benzerliklerin yanı sıra, ŞIP’ta olmayıp da 27 Mayısçıların raporunda olan “yöntem”ler var. Bunları 3 ana gruba ayırmak mümkün:

1) Kürtlere Türk olduklarını öğretmek. “Propaganda uzmanlarından yararlanarak” yürütülecek bu faaliyetin, “Irk bakımından, Türk siyasal düzeninin kendi menfaatleri bakımından en elverişli, en emin, en çok imkan sağlayan düzen olduğunu telkin eden” radyo yayınları, tiyatro ekipleri ve saz şairleri aracılığıyla uygulanması. Nitekim, Fikret Abi’den (Otyam) dinlemiştim, kendisinin oralarda derlediği Kürtçe türkülere Türkçe söz yazdırıp radyodan yayınlatacaklardır

1925’dekilerin bunu akıl edememiş olmaları, ilk radyo yayınının 1927 tarihli olmasına bağlanmalı (belki de bunun için apar topar başlatıldı!). Ama saz şairleri vs. mevcut olduğuna göre, Kürtlere “kendi menfaatleri açısından” böyle şeylerin iyi olacağını söylemenin fazla saflık olduğunu düşünebilmiş olmalılar.

2) “Dünya entelektüel muhitine Türkiye’de bir Kürt meselesinin mevcut olmadığının anlatılması”.

1925’dekilerin bunu akıl edememiş olmalarını o dönemde dünyada kimseciklerin Kürt meselesini zaten bilmemesi olarak yorumlamak lazım.

3) “Bilimsel” faaliyetler: “Bir üniversiteye bağlı derhal bir Türkoloji Enstitüsü kurarak” Kürtlerin Türk olduğunun ispatlanması. Minorsky’nin İslam Ansiklopedisi’nde aksini söyleyerek Kürtlerin “Dağlı Türkler olduğuyla tezada düşen” yazısının “derhal tashih edilmesi”.

1925’dekilerin bunu akıl edememesini biraz üniversitelerin henüz gelişmemiş olmasına, ama biraz da bu insanların saf olmamalarına bağlıyorum. Saf değiller, çünkü 1961’dekilerin hiç akıl edemediği şeyleri o zaman akıl etmişler. Örneğin ŞIP’ın 10/B maddesi memurların zorunlu hizmetinden bahsederken şunu söylemeyi de ihmal etmiyor: “3 seneden fazla kalmak isteyenler yerlerinde ipka edilir [tutulur] ve 6 seneden fazla aynı mevkide kimse kalamaz.” Hiç düşündünüz mü; Kürtler bunları zaman içinde asimile eder diye önlem almış olmasınlar?

“Kürt” diyemiyor

Yalnız, bu iki arkadaş bu çok önemli belgeyi iyi değerlendirememiş. Dedim, açayım telefonu, bir zamanlar sübyan asistanken Basın-Yayın’da derse gidiyordum ya, hocalık hakkımın verdiği yetkiyle diyeyim ki: “Manşeti iyi atamamışsınız. ‘Kürt Raporunun Hicret Planı’ diyeceğinize, ‘Şark Islahat Planı 1961’ diyecektiniz!”.

Aman, iyi ki dememişim. Çünkü, bir daha okuyunca farkına vardım ki Şark Islahat Planı nerdeee, bu 1961 Raporu nerde,. ŞIP’a büyük saygısızlık yapacaktım. Bırakınız 1925’in “sevk ve iskan” edileceklerin nakil masraflarına kadar hesaplayan ayrıntılarını, ŞIP’ın tam sekiz yerinde “Kürt”, “Kürtler”, “Kürtlük” geçmesine karşılık 27 Mayısçılar bu cızz kelimeyi ağzına almaya bile korkuyor. Her “Kürt” geçecek yerde şöyle diyor: “Kendini Kürt sananlar”.

Yahu, bu rapor GİZLİ! Burada da dürüst yazamayacaksan nerede yazacaksın? Bu kadar ürkek gizli rapor mu yazılır? 1925-38 arası raporlarının gizli olanlarında herbişeyler ibadullah meydandadır!

Üstelik, gün gelir, bütün gizli raporlar öğrenilir. O zaman utanmayacak mısınız?

Asıl önemlisi, rapor yazarlarını bu hale sokacak bir atmosfer yaratmak memleket için ne kadar yararlı? Rapor yazıp çözüm mü arıyoruz, yoksa ha babam de babam “kendi kendini tatmin” midir amaç?

 

 

Önceki Yazı
Sonraki Yazı