Baskın Oran

Emperyalist güdüleri yok mudur?

[Yargı mensuplarının yazıştığı adalet.org’a konulan bir yazıma gelen tepkilere geçen haftadan devam ediyoruz. Konya’dan bir yargıç, çoğunluktan farklı bir tonda yazıyor]:

Baskın Oran’ın Türkçe ile Hukuk alanında bilgisinden ziyade; yazı içeriğine ilişkin olarak ne diyoruz. Taşra kültüründen mi geldik ?? İktidar her neyse, Türk Yargısı da onun peşinde bir uçtan ötekine savruldu mu ???

[Buna, Yalova’dan bir yargıç aynı tonu sürdürerek cevap veriyor]:

(…) hepimiz bu toplumun içinden çıktık geldik. Aslında şehir kültürü diye bir şey oluşmadı ülkemizde. Büyük şehirlerde artık on yıllardır BÜYÜK TAŞRA görünümünde ve TAŞRA KÜLTÜRÜ ile yaşıyor. Avrupada da son 50 yıldır hukuk öğrenimini taşralılar ve yabancılar tercih ediyor. Burjuva dediğimiz zengin ve eski soyluların çocukları arkeoloji, antropoloji, felsefe, edebiyat…gibi hayatın pozitif yanında olan alanlarda eğitim alıyorlar.. Sıkıntılı, meşakkatli, özverili çalışmayı gerektiren meslekler yabancılara ve orada taşrada yaşayanlara bırakılmış.
Türk yargısını oluşturan kadroların büyük bir kısmı TAŞRA’dan gelmiştir ve en az 10 yıl taşrada çalıştıktan sonra şehirlere gelebilmiştir. Bu konuda en can alıcı tespitleri sayın Faruk ÖZSU yapmıştır. HUKUK DEVLETİ OLMAYAN BU ÜLKEDE HUKUKÇU OLMAK DA BİZ TAŞRALILARA TEVDİ EDİLMİŞTİR. Saygıyla.

* * *

İçeriği bilinmeyen bir kaç dava örnek gösterilerek sadece bir yılda milyonlarca dava ile uğraşan, karar veren yargı sistemi hakkında bu kadar kolay genelleme yapılamaz. Yazar, “Türk yargısı” cinsel suçlara yumuşak davranıyor diyorsa bir bilim adamı olarak bu konuyla ilgi kaç dava açıldığını, kaçına ne şekilde karar verildiğini araştırıp, bu sonuca nasıl ulaştığını açıklamalı. Ötesi kahvehane konuşmasından ileri gidemez. (Yargıç, Elbistan).

* * *

Ezbere konuşuyor
Araştırmaya gerek yok ki, bu tür şahıslar ezberden konuşurlar hep; bilim adamı titri altında da çoğu kez, önyargılı veya katı ideolojik… kaynaklı postülalarını gerçekmiş gibi sunarlar; bazı saf vatandaşlar da buna inanırlar; ayrıca bazı ideolojik… saplantılı şahıslar da inanmış gibi yapıp, gerçeklerin farkında olmalarına karşın, hukuk dışı asıl amaçlarını gerçekleştirmek için bunu propaganda malzemesi olarak kullanırlar. (Yargıç, İzmir).

[Bu ezberden konuşma iddiasına İstanbul’dan bir avukat karşı çıkıyor. AB Komisyonu 2013 İlerleme Raporu’nun yargımızla ilgili eleştirilerinden bir bölümü verdikten sonra şöyle diyor:]

Hakim bey, ezberden konuşuyor deyip saplantılı olmakla suçladığınız insanlar o kadar çokmuş ki, bir kısmı Avrupa Birliği Komisyonu raporunda benzer saptamalar yapıp, ülke aleyhinde propaganda yapmaya devam etmektedirler (!) Ne de olsa “medeniyet dediğin, tek dişi kalmış canavar”.. -Heyhat!- “

* * *

Türk’ün kendisi 600 yıldır ticarette, siyasette, sermayede, bankacılıkta, bürokraside yok. Osmanlı yok saymış, cilt cilt kitaplarla belgeli. Cumhuriyet döneminde İstanbul Bürokrasisi Ankara’ya taşınıp yerleşmiş ve yönetmiş, yok saymış, hepsinin kaydı, kuydu var. Savaşlarda kırılmış, yoksulluk imtihanlarından geçmiş nesillerin çocukları 65 li yıllarda kentlerle tanışmış, 3. 4. nesil yeni yeni bürokrasiye etkisiz eleman olarak katılmış. Daha ötesi yok. Ceza hukuku; İtalyan menşeili, Alman ve fransız soslu, bu coğrafyadaki acem, arap, Türk kültürü ile yoğrulunca insanları vatandaşları yoruyor de, eyvallah. Entellektüel ailelerin çocukları yargı da çalışmıyor, taşra kültürü hakim de, eyvallah. Yargı gücü seviyor, yanında yer alıyor, özgün bir yargı kültürü oluşmadı de, eyvallah. Geçmişde de bugün de haksızlıklar oluyor de, eyvallah. Ancak; kendisi 600 yıldır YOK HÜKMÜNDE olan Türk’e karşı, kin ve nefret söylemlerini bu sahaya da taşımanı esefle karşılıyorum. :((  (Emekli savcı).

* * *

Kendince hatalı gördüğü kararlardan bir kolaj yapmış. Ortalama bir kişi böyle bir çalışmayı başta politikacılar olmak üzere doktorlar polisler profesörler valiler hakkında da yapabilir. Hepsinden de çok daha çarpıcı yazılar çıkacağına eminim. Son 40 yılı kapsayan yargıya yönelik bu ispatsız ve delilsiz değer taşımayan bir yazı sadece kışkırtıcı nitelikte. (Yargıç, Çınar).

* * *

[Bu noktada, Hrant’ın 10.01.2007 tarihli “Ruh Halimin Güvercin Tedirginliği” yazısı tam metin halinde konulmuş, ardından da yine tam metin halinde 14.09.2010 tarihli AİHM Hrant Dink kararı. Bunun üzerine, “Ben Baskın Oran’a diyorum ki!! Neden ‘Türkiye Yargısı’ tümcesi içine sinmedi de ‘Türk yargısı’ diyorsun? Siz bana diyorsunuz ki Hırant!” türünden tepkiler başlamış. Bunun üzerine İstanbul’dan bir avukat şunu yollamış]:

Baskın hoca zaten Hrant Dink davası ve benzer şekilde, iç hukuk yollarında sonuçlanan davaları referans alıp değerlendirmelerde bulunmuş ve bu değerlendirmelerini de, başta sunuş kısmını aktardığımız kitapta toplamıştır.

Mustafa Bey’in Hrant Dink ile ilgili İHAM kararını bu konu altında paylaşmasını gayet isabetli buluyorum çünkü (…) bazı yargı mensuplarımız İHAM’ni emperyalizm ile suçlamaya devam etmiştir. Hem İHAM yargılamasına tabi bir ülke olacaksınız, yargılamasını Anayasa hükmünde sayacaksınız (Md 90), hem bu birliğe üye olmayı devlet politikası haline getireceksiniz, ama aleyhe karar verilince de, “onlar gökten zembille mi indi, bu kararları vermelerinin arkasında vardır bir emperyalist emel” gibi tuhaf sorular soracaksınız. Olacak iş mi?

AİHM emperyalist?
[Sözünü ettiği “emperyalizm” yazısını da, ilginçliği nedeniyle sona bıraktım]:

“Avrupa Komisyonunun katıksız biçimde tarafsız ve hümanist olduğu postülasını kabul etmenizin nedenini ve bu bağlamdaki mantıksal önermelerinizi merak ettim doğrusu. Yani, AP her görüşünde haklı mıdır, sadece hümanist bakış açısıyla mı rapor hazırlar, bizi kara gözümüz ve kara kaşımız için mi sevmektedir ve değer vermektedir, emperyalist en küçük güdüleri yok mudur değerlendirmelerinde, bu kadar mı kusursuzdurlar bu Avrupalılar, yoksa bunlar uzaydan veya farklı boyuttan gelen yüksek nitelikli varlıklar mıdır? Pozitivist gerçeklikler gayet açıktır. Bunu inkar etmenin olanağı ve olasılığı da yoktur. Birbirimizi kandırmayalım değerli meslektaşım. Saygılarımla. (Ceza yargıcı, İzmir)

 

 

Önceki Yazı
Sonraki Yazı