Baskın Oran

Devlet terörü

Başlığı okuyanlar arasında 1980’den sonra doğmuş olanlar varsa, anlamamaları mümkündür. Çünkü terör günahının hep bireyler ve örgütler üzerine yıkıldığı, hep devlet tarafından lanetlendiği bir dönemde, 12 Eylül darbesi döneminde doğdular ve büyütüldüler.

Oysa, terörün en korkuncu devlet terörüdür. Bireysel veya örgütsel terörden (Türkiye’de Güldünya olmamak şartıyla) devlete sığınarak kaçabilirsin ama, devlet teröründen kaçacak yer yoktur. Sabaha karşı birileri kapına gelirler, bilginize başvurmak için merkeze kadar gideceğiz derler. Karınla vedalaşsan, çocuklarını da uyurken öpsen iyi olur.

* * *

Hamas’ın askerî kanadını ılımlı kılmak için harcadığı çabalarla bilinen Şeyh Ahmet Yasin, kör gözlerini ve kötürüm bacaklarını tekerlekli iskemlesine yüklemiş vaziyette sabah namazından çıkarken, İsrail helikopterinden atılan füzeyle öldürüldü. Operasyonu bizzat Başbakan Şaron’un yönettiği, yapılan anketlere göre de İsrail halkının bu devlet cinayetini yüzde 61 oranında desteklediği bildirildi.

Bundan sonra, büyük olasılıkla, Orta Doğu terörü denetimden iyice çıkacak. Şiddet şiddeti, terör terörü, intikam intikamı azdıracak.

Böyle olunca, Başbakan Şaron “Filistinliler terörcüdür, ben dememiş miydim” diyecek. Yakın kadrosunun temeli Yahudi olan Başkan Bush “Uluslararası teröre karşı İsrail’i destekliyoruz” demecini verecek. Irak’ı işgale gerekçe olarak kullandığı kitle imha silahları yalanı pazara çıkınca, böyle örtmeye çalışacak. “Bölgeye demokrasi getirmeye çalışıyoruz” dediği için asıl büyük yalan olan “Büyük Ortadoğu Planı”nın sizlereömür olmasını da bununla izaha kalkışacak.

* * *

Artık bugün uluslararası terörün en belirgin niteliği “intihar eylemi”. Gencecik insanlar, aslında karşı cinsin vücuduna kenetlenmek için doğmuş vücutlarına bombalar kenetliyorlar, çekiyorlar pimi.

Kolay şey olmamalı. Belli ki,  intihar gibi fevkalade marjinal bir eylem, yaşamda hiçbir seçenek göremeyen umutsuz insanın tek seçeneği. Hatta; intiharlı olsun intiharsız olsun, bizzat terör eylemi seçeneksiz kalmışların harcı. Kendisine kötülük yapmamış insanları topluca öldürmek, ancak böyle bir insanın harcı. Unutmayalım: halkının ülkesinden İsrail tarafından sürüldüğü yıl doğan Filistinli çocuk, bugün 55 yaşında…

* * *

Bu insanlar, seçeneksiz bırakılmak için dilekçe vermediler. Bu nedenle, terör, onları seçeneksiz bırakanların suçu olmalı. Kediyi bile döveceksen kapalı odada dövme, kaçacak yeri kalmaz da üstüne atlar derler.

Biz Türkiyeliler bunu çok iyi biliriz. 12 Eylülcüler değil miydi, hiçbir ayrım yapmaksızın tüm Kürt örgütlerini toptan yasaklayan? Ve böylece Kürt milliyetçiliğine hiçbir kendini ifade seçeneği bırakmayan? Ve böylece, yeraltına girip teröre başlayan PKK’yı Kürt milliyetçiliğinin biricik temsilcisi haline kendi eliyle getiren?

* * *

Ama, dünyanın kendi ülkelerinde başlayıp kendi ülkelerinde bittiği öğretilmiş saf Amerikalılar bunları bizim kadar bilmeyebilir.

Kendilerine öğretilmemiştir ki başkanları Truman, Hiroşima ve Nagazaki’de tarihin tanıdığı en büyük kitle imha silahı atomu, yenilmiş Japonya’yı yenmek için değil, SSCB’ye gözdağı vermek için patlatmıştır.

Hiç duymamışlardır ki, El-Kaide’nin koruyucusu olduğu söylenen Taliban bizzat ABD tarafından SSCB’ye karşı kullanılmak üzere 1980’lerde kurulmuştur.

Görmeleri mümkün değildir ki, aynen Komünizmin 1950’lerde McCarthy’ye yaradığı gibi, terör  bugün Bush’a yaramaktadır, her insanlık dışı eylem Bush ve “yeni-muhafazakarlar” için “biz dememiş miydik!” vesilesi olmaktadır.

Amerikalılar, ülkelerinin bir devlet terörü, yani Kızılderili jenositi sayesinde kurulduğunun bile farkında değillerdir.

Ama, artık bilinçaltı mıdır, yoksa “kan çekiyor”dur da ondan mıdır bilinmez: Kuruluşunu “Hagana” ve “İrgun” Siyonist örgütlerinin terörüne, özellikle de King David Otelinin 22 Temmuz 1946’da Menahem Begin (1977-83 İsrail başbakanı) tarafından uçurulmasına borçlu olan İsrail devletini çok desteklediklerini hepsi bilirler.

* * *

Yalnız, süngüyle herşey yapılabildiği ama üzerine oturulamadığı gibi, yalanla ve devlet terörüyle de herşey yapılabilir ama Orta Doğu barışı kurulamaz.

Bu bölgede barış kurulamayınca da, ne İsrail halkı ömründe bir an dirlik görebilir, ne de Bush’un Amerikası Hegemon Devlet rüyası.

Önceki Yazı
Sonraki Yazı