Ankara’da kalkıyoruz; hem kaşı gözü düzgün olsun, hem de bilimsel olsun diye haftanın bir gecesi en az dört saat vererek adam gibi yazı yazıyoruz, muhterem okuyuculardan tepki:
“Kardeşim, bu memlekette zaten her şey fazlasıyla ciddi, başlarım Ermenilerinden Kürtlerinden; bize Bodrum yaz!”
Oturup Bodrum yazıyoruz, bu sefer yine memnun edemiyoruz aynı muhterem okuyucuları. İşte size, az kısaltılmış bir-iki mektup:
* * *
Baskın’ım, oh yavrum, insan bu kadar kıskandırılmaz!! Helal olsun.
* * *
LAN ADİ BASKIN,
Ben yazını açarken ve de biraz entel bir Bodrum yazısı ile karşılaşacağımı ümit ederken karşıma zeytinyağlı, kalamarlı, ahtapot güveçli, pul biber ve kekikli, börülceli ve bilmem ne otlu üstüne üstlük de rakılı bir yazı çıkınca hakkındaki bütün kötü ve ölümcül düşüncelerim uzun bir süre HAFIZAMDAN SİLİNMEMEK üzere ortaya yeniden çıktı.
Senin ne oportünist ve yoz ve de bilmemne, onulmaz bir komünist olduğunu unutmuşum demek ki.
Pis herif ben burada taş düşüreceğim diye üç aydır yerlerde kıvranır, ıkınıp sıkılmaktan mabadımda aniden ortaya çıkan kız memesi büyüklüğünde bir basur memesi ile cebelleşirken sen Bodrum’da bana yasak herşeyi mideye indir sanki yetmezmiş gibi ballandıra ballandıra anlat. Efendim neymiş yemekten sonra hazım yürüyüşüymüş derken Dağıstan kebabıymış, güveçmiş ha…
Ulan tamamı zehir zıkım olsun emi. Hazımsızlıktan (Feyhan yengeyi üzmeyecek kadar) kıvran dur emi… Ben de Bodrum’a gelip bunların hepsinin hesabını senden sormaz mıyım.
(Kıskançlıktan kuduruk)
* * *
Yahu Hocam,
Zalim misiniz? Neden bu eziyeti reva görürsünüz? (…) Menu kahrediciydi…. Fava!.. öncelikle ne zarif bir tattır o! Bütün yemek tarifi kitaplarındaki, pişirirken içine konması gerektiği yazılan kuru soğan miktarını en az iki katıyla zarp edeceksiniz, hatta iki buçuk! Dolmada (…) ve favada işin sırrı kıyılmış kuru soğanın miktarında. Madem Agos’ta yazıyorsunuz, dolma’nın tarifi Vallahi Billahi Min Allahü Tallahi Müteveffa Patrik’ten. Bir resmî yemek boyunca yalancı dolmada bulunması gereken kuru soğan miktarını tartıştıktı. Ayrıca mekanı Cennet olsun, merhumla Rakı’nın aslı esası ve astarı üzerine de epey söyleştikti. Türkiye’de Yeni, Lübnan’da Zahle diyordu.
Kulüp’ü hiç denediniz mi? Bence bizim memlekette hakkı yenen bir nimet de Kulüp Rakısı. Nedense bir soğukluk olmuş, İhap Hulusi’nin smokinli adamları, soğukluk doğurmuş. Belki Tayyip hareketinin kökeninde bile anti-Kulüp bir sosyal temel olabilir. Malum Yeni Rakı denince, çay bardağı kadeh, açılır kapanır tahta ve muşamba kaplı masa, çizgili pijama üstüne kolsuz, bollaşmış atlet ile basma entarili çatmalı hanımın üçüncü kadehten sonraki göbeği akla gelir. Kulüp Rakısına yapılan muhalefetin böyle bir temeli olmalı. (…)
Bu mektubun sahibi çok daha insaflı. Şöyle bitiriyor:
Hocam tadını çıkartın ne olur, o Akdeniz gevşemesine öyle hasretim ki, Bodrum’a inerkenki çamlara, görünmeyen kuşların ağaçların arasından ulaşan ötüşlerine ve aniden karşınıza çıkan beyaz evler ufkundan maviliğe, ve geceleri tam da dediğiniz gibi yeterince sert ve yeterince yağlı bir beyaz peynir dilimiyle kavunun yanında bir kadeh rakının başına oturmaya, denize bakmaya, ince rob altında dalgalanan güneş yanığı tenlerin pırıltısına göz ucuyla, yakalanmak ve sopalanmak pahasına da olsa kaçamak bir bakış atmaya… Boşaltamadık bir banka! Yarım yüzyılı idrak edip hâlâ ‘Hiç yoktan saadetler’ ile avunuyoruz. Eşitlik adalet madalet belleteceğinize, paçamızı nasıl kurtarırız onu öğretseydiniz de Anakara’da kavrulup durmayaydık! Size iyi tatiller bana iyi mesailer!
* * *
Sizi ilgilendirir mi acaba, diye tereddüt etmekteyim. Ama biraz daha yerim kaldı, yazayım bari: Bu sezonun 1 numaralı Bodrum dedikodusu, bir süredir beraber yaşamaya başlayan bir çiftle ilgili. İlkin, kadının babasının çok yakını olan çok meşhur birinden duydum, sonra bir de baktım ki Bodrum’da bizden başka herkes biliyor. Çünkü Marina’da el ele dolaşıyorlarmış ve çok mutlu imişler. Tabii, bunun nesi ilginç, ne haber değeri var, hele Bodrum için.
Haber değeri konusunda bir yorum şu ki; her birinin de, taa bu yaşına kadar, hiç kimseyle beraber yaşamamış oluşu ve bunu ilk defa yapışı.
İkinci yorum ise; erkek’in Bodrum’un ünlü ses sanatçısı Dr. Bilal, kadın’ın ise çok ünlü bir paşamızın burada çok zevkli bir butik açmış ortanca kızı oluşuna dayanıyor.
Bir de ikisinin karışımı olan ve “bağdaştırıcı görüş” diyebileceğimiz üçüncü bir yorum daha var ki, ben bu ikisinin yeterli olduğu kanısındayım.
Kimi okuyucularım çatlasa da size Bodrum haberleri vermeye devam edeceğim efendim. Bizden ayrılmayın.