Baskın Oran

Azınlık vakıfları yönetmeliğinin neresi doğru?

1970’lerin başından beri gayrimüslim (azınlık) vatandaşlarımıza vakıflar konusunda yapageldiğimiz ciddi haksızlıkları ve sonuçta yaratılan eşitsizlik durumunu ortadan kaldırabilmek için uğraşıyoruz. 03 Ağustos 2002’de 22 saatlik bir çaba sonucu çıkartılan AB’ye 3. Uyum Paketi içinde bu amaçla bir yasa değişikliği yer aldı.

Müslüman vakıflarının mal alımı ve tasarrufu Vakıflar Genel Müdürlüğünün (VGM) iznine bağlıyken, bu yasa değişikliği gayrimüslim vakıfları için Bakanlar Kurulunun (BK) iznini getirerek eşitsizliği devam ettiriyordu ama, yine de uygarlığa doğru çok olumlu bir adımdı. Yapan ve çıkartanların ellerine sağlık.

Arkasından, kimi konuların uygulaması için bir yönetmelik çıkartılmaya girişildi. Ama yayınlanmadan önce Milli Güvenlik Kurulunun süzgecine girdi. Sonuçta Resmî Gazete’nin 04 Ekim 2002 tarih ve 24896 sayılı nüshasında öyle bir metin çıktı ki, tam Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin ağzına layık. Sanki, bu ülkede birileri, Türk vergi mükellefinin bütün parasını bu mahkemenin hükmedeceği tazminatlara yatırmaya ve sonuçta Türkiye’ye sürekli dayak yedirmeye kararlı.

Bakınız, yalnızca anayasa hukuku ve uluslararası hukuk açısından, size Yönetmelik’in hangi yasa ve antlaşmaları ihlal ettiğinin küçük bir özetini vereyim:

Md.2:Lozan ve diğer uluslararası antlaşmalarla azınlık statüsü verilen cemaatlere ait vakıfların…” diyor. Buraya kadar çok güzel. Fakat bütün gazeteler, bunun ne anlama geldiğine ilişkin “yetkili” demeçleriyle dolu: Lozan’dan anlaşılan, yalnızca Ermeniler, Rumlar, Museviler imiş. Çünkü teamül (uygulama) bu yöndeymiş. Bir kere, teamül yalnızca yasaya uygun olursa uygulanır. Yasaya/antlaşmaya rağmen teamül olmaz. Hatta, yasa boşluğu halinde bile olmaz. Bu son durumda Anglo-Sakson hukukunda teamüle (common law) başvurulur, ama bu Kıta Avrupasında kesinlikle olmaz. İkincisi, bu açıkça şu demek: “Biz Lozan’ı başından beri ihlal edip yanlış uyguluyoruz, kimse sesini çıkarmadı, şimdi buna devamda kararlıyız”. Çünkü, başından beri yalnızca bu üç azınlığı tanıyıp başkasını tanımamak tam bir Lozan ihlalidir. Benim üçüncü sınıf öğrencilerim mükemmelen bilir ki, 143 maddelik Lozan’ın hiçbir yerinde “azınlık” diye bu üç grubun adı geçmez; Lozan’da azınlık çok net tanımlanmıştır: “Gayrimüslim TC vatandaşları”. Yani, Lozan’a göre, Türkiye’de gayrimüslim olan her vatandaş azınlık statüsündedir (ayrıntı için bkz. B.Oran Küreselleşme ve Azınlıklar, 4. baskı, Ankara, İmaj Y., 2001, s.151-165 ve özellikle s.152-153).

Md.4: Mal “edinmeyi” BK’nin, yani VGM’den daha üst düzey/politik bir kurulun iznine bağlıyor. İhlal etmediği hüküm yok gibi: 1) “Herkese kanun önünde eşitlik” getiren Anayasa md.10’u ihlal ediyor, çünkü Müslüman vakıfları bu izni VGM’den alıyor. 2) Anayasa md.90/5’in ihlali, çünkü Lozan “Usulüne uygun yürürlüğe konmuş antlaşma” olduğu için “Kanun hükmünde”dir (hatta, md.90/5’e göre bu antlaşmalar kanundan da üstündür; Anayasa Mahkemesine götürülemez) ve ona aykırı yönetmelik olamaz. 3) “Gayrimüslimlerle ilgili hükümler hiçbir resmî işlemle değiştirilemez” diyen Lozan md.37’nin ihlali. 4)  “Gayrimüslimler her türlü hayrî, dinsel, sosyal, eğitsel kurumlar kurmak, yönetmek, denetlemek konusunda eşit hakka sahiptirler” diyen Lozan md. 40’ın ihlali. 5) “Gayrimüslimlerin mevcut vakıflarına her türlü kolaylıklar sağlanacak ve yeni kurulacak olanlara, başkalarına sağlanmış kolaylıklardan hiçbiri esirgenmeyecektir” diyen Lozan md.42/3’ün ihlali.

Md.7 : Mal “kullanmayı” BK iznine bağlıyor. Md.4’teki ihlaller burada da aynen geçerli.

Md.9 : “TC’nin, Lozan md.45’deki hak ve yükümlülükleri saklı tutulmuştur” diyen bu madde, Lozan md.45’i acayip/yanlış bir mütekabiliyet (karşılıklılık) biçiminde yorumluyor. Yani, “Yunanistan Batı Trakya Türklerinin haklarını ihlal ederse, Türkiye de kendi Rum vatandaşlarınınkini ihlal edebilir” anlamında. Oysa, insan hakları konusunda karşılıklılık asla böyle yorumlanmaz. Eğer bir devlet insan hakları konusundaki bir antlaşmayı ihlal ederse, karşı taraf tepkisini ortaya koymak için kendi ülkesinde ihlallere girişemez. Bu maddenin bu kesinlikle yanlış yorumunun ihlalleri şunlar: 1) Viyana Antlaşmalar Hukuku Sözleşmesinin böyle bir yorumu yasaklayan md.60/5’inin ihlali (bkz. T.Tarhanlı, Radikal, 01.10.2002). 2) Anayasa md.10’un ihlali, çünkü Rum vatandaşlara karşı ayrımcılık getiriyor. 3) Anayasa md.90/5’in ihlali, çünkü bir yasa olan Lozan’ı ihlal ediyor.

Geçici Md.1 : Mevcut vakıf mallarının “tescili” için BK kararı gerektiren bu madde, Md.4 ve 7 için saydığım ihlallere ek olarak, bir de bizzat uygulamasını yapmak için çıkarıldığı Uyum Yasasının 2. fıkrasını ihlal ediyor. Çünkü tescille ilgili olan bu 2. fıkrada, mal edinme ve kullanmayı düzenleyen 1. fıkranın aksine, BK izni aramıyor yasa. Yasaya aykırı yönetmelik olur mu?

Önceki Yazı
Sonraki Yazı