Dünya Kadınlar Günü vesilesiyle medya günlerdir kadın haberleriyle doluydu. AKP Gn. Bşk. ve CB Erdoğan da “lebaleb” AKP kadın kolları kongresinde 8 Mart günü konuştu: “Bugün her alanda kadının adı varsa AK Parti sayesindedir.”
1930’larda donup kalmış bazılarının vaktiyle başörtülü öğrencileri üniversite kapısından kovmuş olmalarına gönderme yapıyordu. Bu hazin olay adalet duygusunu yok etmeyi becererek AKP’ye iktidar yolunu açmıştı. İşin özeti buydu çünkü İslamcı erkek öğrenciler girerken kızlar giremiyordu ve dahası, bu kız öğrencilerin çok büyük çoğunluğu İslamcı değil Müslüman’dı; kadınların çoğunun bir biçimde baş örttükleri Türkiye’de (benim çocukluğumda erkekler de baş örtmeksizin, yani şapkasız çıkmazlardı) ailelerinden sokak izni alabilmek için başörtüsü takmak zorundaydılar.
Neyse, uzatmayalım. Bu büyük ayıbı hâlâ savunanlar varsa ve tabii ki var, devam etsinler; doktor onlara ne yerse yesin demiş. Ben bu hafta başka iki şeye değinmek istiyorum: 1) Bu zavallılar sayesinde iktidara gelen AKP-MHP’lilerin kadına nasıl baktıkları; 2) AKP-MHP iktidarı kadınlarının kadına nasıl baktıkları.
Önemli olan bunlar. Çünkü AKP-MHP ekibi nasıl adalet duygusunun harap edilmesi sonucu iktidara geldiyse, (ekonomik felaketin yanı sıra) aynı sebepten gidecek ve gidiyor. Çünkü kadınları, Katoliklerin La Sagrada Familia (Kutsal Aile) kavramında olduğu gibi kuluçka makinesi olarak alıyorlar. Ve işin fenası, bunu da artık bizzat kadınlara savundurtmaya başladılar.
Buraya odaklanacağım için, iki mütedeyyin ve vicdanlı erkeğe yapılıverenleri sadece zikrederek geçiyorum: 1) Milletvekili Dr. Ömer Faruk Gergerlioğlu’nun “terör örgütü propagandası yapma” suçundan 2,5 yıla mahkum edilmesini; 2) Yazar Levent Gültekin’in sokakta yirmi beş kadar it-uğursuz yandaş tarafından sopalarla darp edilmesini. Konumuza geliyorum.
***
Farkındasınız herhalde: AKP-MHP ekibinin büyük günahı, kadınlar konusunda konuşanİslamcı erkekler, ve çok dikkat, İslamcı kadınlar tarafından işleniyor. Erkeklerin bunu yapmasını “aslında çok normal” sayalım ve tek bir örnek verip kadınlara geçelim.
Erkek deyince önemli örnek, Devlet Bahçeli’den. Kendisi 7 Mart’ta şu tviti atıyor:
“92 yaşındaki bir kadına cinsel saldırıda bulunduktan hemen sonra boğarak öldüren bir katil Nazilli’de bir otel odasında yakalanmıştır. (…) canavarın gözaltına alındığı esnada, kameralara yansıyan bileğindeki üç hilal dövmesi ise dikkat çekmiştir. Bunun bir tertip mi yoksa gerçek mi olduğu[nun] bütün yönleriyle araştırılması hayati bir zorunluluktur.”
Böylesine bir felakette, ‘Her sepette çürük elma olabilir. Cezalandırılır, biz de kurtulmuş oluruz memleket de’ demek yerine, Türkçeye tercüme edersek, Bahçeli şunu demek istiyor İçişleri’ne:
‘Bu kişinin elinin üzerinde partimiz amblemi olan Üç Hilal dövmesi gözükmektedir. Bir Ülkücünün böyle bişey yapması asla düşünülemeyeceğinden, bu kişinin Ülkücülükle ilgisi olmadığının, hatta bunun bir tertip olduğunun, hatta bu dövmenin fotoşop olabileceğinin kamuoyuna anlatılması için gerekli girişimleri yapınız.’
Ve İçişleri Bakanlığı’ndan ânında açıklama geliyor: “… elindeki dövme görüntüsünün [fotoğrafa] yansıması ile ilgili olarak herhangi bir ihmal ya da kasıt bulunup bulunmadığının soruşturulması için Bakan onayı ile bir Mülkiye Başmüfettişi ve bir Polis Başmüfettişi görevlendirilmiştir.”
Ardından, olayın bir provokatör işi olduğunu söyleyen 7 Mart tarihli bir tvit daha geliyor Bahçeli’den: “MHP, lekesiz, gölgesiz ve şüphesiz ambleminin istismarına, adi bir suçlu vasıtasıyla karalanmasına asla göz yummayacaktır. Süreç nereye gidiyorsa oraya kadar götürülmeli, katil cezasını bulmalı, eğer varsa arkasındaki provokatörler deşifre edilmelidir.”
Ardından, MHP Aydın İl Başkanı Haluk Alıcık zanlının partileriyle bir ilişkisi olmadığını bildiriyor. Ardından, Bahçeli’nin başdanışmanı Yıldıray Çiçek birbiri ardına attığı iki tvitte saldırganın aslında HDP’li olduğunu söylüyor:
“Aydın’da 92 yaşındaki yaşlı kadına öldürdükten sonra tecavüz eden Aytu Çetin isimli şerefsiz sapığın 2015 yılında açtığı sayfasında HDP ve Demirtaş sayfaları beğeni olarak tercih edilmiş, 2016’da açtığı sayfa[da] ise MHP ve Ülkücü Hareketin sembolleri kullanılmış. Tuhaf geçiş var!” Ve “Elbette sapıklığın, katilliğin bir ideolojisi olmaz. Ama her olayı Ülkücü Harekete saldırmak için kullananlara bu ispat bile yeterlidir.”
Bilmem dikkat ettiniz mi, Y. Çiçek’in yazdığının epey orijinal bir yanı var: Daha önceki haberler ve Bahçeli’nin beyanı 92 yaşındaki kadına önce tecavüz edildiği ve sonra öldürüldüğüne ilişkin iken, burada önce öldürüp sonra tecavüz edildiği söyleniyor. Yani nekrofili.
Diyorum ki, inşallah Y. Çiçek’in verdiği sıra doğrudur da, 92 yaşındaki ihtiyar sadece öldürülmeyi hissetmiştir…
***
Gelelim son ve esas olarak, İslamcı kadınların kadınlara ettiğine. Müslüman kadının, İslamcı iktidar mensubu olunca hemcinsine vurmak açısından en maganda erkeğe taş çıkartabileceğine. Ve bunun da Lord Acton’ın 1887 tarihli meşhur “İktidar bozar, mutlak iktidar mutlak biçimde bozar” sözünün son örneğini oluşturduğuna. Cümlenin sonuna şunu da ekleyerek: “Kadınları bile.”
İlk örnek, AKP Meclis grup başkan vekili Özlem Zengin’den. Dr. Gergerlioğlu’nun açıkladığı Uşak olayında kadınların cezaevinde çıplak arandığını reddederek 19 Şubat’ta şöyle diyor:
“O dediğiniz yerde böyle bir şey olmadı. Bir kadını çıplak arayacaksın, dakikasında bundan rahatsızlığını beyan eder, bir sene beklemez. Onurlu kadın, ahlaklı kadın bir sene beklemez Tavır olarak rahatsız olan hemen söyler.” Yani özetle diyor ki, bunu hemen söylemeyip beklediyse ahlaksızdır.
Dr. Gergerlioğlu’nun bu sözlere cevabı belgeli biçimde yoldayken, Özlem Zengin 21 Şubat’ta da şunları söylüyor:
“Siz ne anlarsınız kadın haklarından. Bizim hayatımız hak mücadelesiyle geçti. Bu insanlar artık talimatla bebek sahibi oluyorlar. ‘Bebekli kadınlar cezaevinde’ demek için.”
Özlem Zengin’e, AKP Kayseri Milletvekili Hülya Atçı Nergis arka çıkıyor. Bir televizyon programında “2020 yılında 300 kadın erkekler tarafından öldürüldü” diyen sunucuya şunları söylüyor:
“Ama bakın öldürülen erkek sayısı bu sayının 12 katı. Biz sadece kadınları ifade ediyoruz. Medya bu işin alıcısı olduğu için çok kullanıyor. Bu da yanlış bir algı yaratıyor, sanki Türkiye’de çok fazla kadın öldürülüyor.” Diyecek tek söz bulamıyorum buna. Yazısız karikatür.
Thomas Hobbes (1588-1679), şu Latin atasözüyle gerekçelendiriyordu mutlakıyeti: Homo Homini Lupus. Yani İnsan İnsanın Kurdudur ve insanlar bir “toplu sözleşme” yapıp iktidarı bu kaosu engellemesi için krala verirler.
Hobbes’u biraz değiştirip, günümüz Türkiyesi’nde İslamcı kadınlar için Latince şöyle bişeyler mi icat etmek lazım acaba: Famo Famini Lupus…