Baskın Oran

“Adalet Mülkün Temelidir”

Burada “mülk”, tabii ki “mal” demek değil; “devlet” demek. Devlet, millet’in mutluluğunu sağlamakla yükümlü olan örgütlenme. Milletin mutluğu ise maddi (huzur içinde karın doyurma) ve manevi (özgürlük) olarak düşünülmeli.

İşte, ODTÜ’den İhsan Dağı, Kırıkkale’den de Metin Toprak adlı doçent arkadaşlarım bu en sonuncu kavram Türkiye’de ne durumdadır diye, Avrupa Komisyonu ile Liberal Düşünce Topluluğu adına Ekim 2002’de 15 ilde 3060 kişiyle yüz yüze konuştular.  “Türkiye’de İnsan Hakları ve İfade Özgürlüğü” adlı bu araştırmayı bir de yargı mensupları üzerinde tekrarladılar. Sonuçlarını konu başlıklarına göre vereyim, önce bir okuyun, sonra konuşalım. Birinci vereceğim sayı genel kamuoyunun, ikinci sayı ise yargı mensuplarının ilgili görüşe katılma yüzdesini yansıtıyor.

Temel Hak ve Özgürlükler, İfade Özgürlüğü:

  • İnsan hakları ihlalleri ülkemizde yaygındır: 73 ve 48,4.
  • Temel hak ve özgürlükler kısıtlanmaktadır: 75 ve 46,1.
  • İnsanlar düşüncelerini özgürce ifade edebiliyor: 16 ve 37.
  • İnsanlar düşüncelerini serbestçe ifade edemiyor: 80 ve 59.
  • İnsanların düşüncelerini açıklamaları hiçbir biçimde suç olmamalıdır: 89 ve 73.
  • İçeriği ne olursa olsun, siyasetçi ve yazarlar düşünceleri yüzünden cezalandırılmamalıdır: 74 ve 63.
  • Devlet memurları insan haklarını ihlal ediyor: 47 ve 40.
  • Karakol ve cezaevlerinde işkence yaygındır: 54 ve 42.
  • İfade özgürlüğü önünde herhangi bir engel yoktur: 3 ve 17.

Kürtçe ve Başörtüsü:

  • Kürtçe eğitime karşıyım: 54 ve 62.
  • Üniversitelerde başörtüsü serbest olmalıdır: 70 ve 50.

Yargı ve İfade Özgürlüğü:

  • Yasalar adil ve tarafsız uygulanmıyor: 65 ve 25.
  • Haklıysam ve hakkımı alamazsam, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine (AİHM) giderim: 64 ve 46.
  • İfade özgürlüğü davalarında mahkemeler üzerinde devlet baskısı vardır: 63 ve 33.

Eleştiri ve Devlet Düzeni:

  • Vatandaşlar devletin mevcut düzenini serbestçe eleştirebilmelidir: 70 ve 69.
  • Siyasi partilerin kapatılmasına karşıyım: 64 ve 60.
  • Devlet, özgürlükleri kısıtlamak için güvenlik endişesini bahane olarak kullanıyor: 59 ve 41.

AB’e Üyelik Süreci ve Türkiye’de İfade Özgürlüğü:

  • Bir referandum yapılsa, AB’ye girmeye karşı oy kullanırım: 26 ve 27.
  • AB üyeliği olmasaydı, bu demokratik düzenlemeler yapılmazdı: 55 ve 49.
  • AB’ye üye olursak, insan hak ve özgürlükleri daha gelişecektir (68 ve 67,5).

* * *

Şimdi konuşalım. Nasıl buldunuz? En hafif deyimiyle hüzün verici. Yargı mensuplarımız insan hakları konusunda toplumun ciddi biçimde gerisinde. Veya, bu çok önemli konuda toplumun genelinden çok daha tutucu bir tablo çiziyorlar.

Dürüst olmak için, yargı mensuplarının genel kamuoyundan daha “ilerici” yanıtlar verdiği soruları da yazayım:

  • Kürtçe radyo ve TV yayını serbest olmalıdır (42 ve 55).
  • AİHM’nin Türkiye’yle ilgili kararları adil ve tarafsızdır (29 ve 36).
  • Yüksek Askerî Şura kararlarına karşı yargı yolu açılmalıdır (57 ve 62).
  • Referandum yapılsa, AB’ye girmeye olumlu oy kullanırım (65 ve 70).
  • AB üyelik süreci insan hakları gelişmelerini olumlu etkiliyor (63 ve 66).

* * *

Hadi, böyle bitirmeyelim. Eleanor Porter’ın Pollyanna’sını çocukluğunuzda okumuş muydunuz? Dağı ve Toprak’ın bu araştırması Türkiye için umutlu bir geleceği müjdeliyor: Toplumumuzun geneli, çok küçük bir azınlık olan yargı mensuplarından daha açık fikirli. Bu genel toplum hem sonunda bu azınlığı etkileyecek, hem de yetiştirecekleri çocuklardan yarın öbürgün “hakim çıkacaklar” insan haklarına daha fazla önem vererek Mülkümüze Temel olacaklar…

Önceki Yazı
Sonraki Yazı